Ana içeriğe atla

Kayıtlar

New York'a ilk adım

Kütüphane'nin yağmur tanelerine teslim olmuş camları ardından izlerken meşhur Broadway'i uzun zamandır yazmadığımı fark ettim. Geleli dört ay oldu. Zaman su gibi akıp geçiyor. Zihnimde biriken çok sayıda konu var yazmak için. Hangisini anlatsam bilemiyorum. En güzeli insanlara en çok faydası olacağını düşündüğüm konuyu anlatmak.  Tecrübelerim ışığında, Tübitak bursuyla veya kendi imkanlarıyla buralara okuyup araştırmaya gelenlere ilk adımlarını attıktan sonra muhtemel yapılması gereken şeylerden söz etmek istiyorum.  Birincisi buraya gelmeden önce "pratik anlamda kullanacağınız İngilizce"nin üzerinde durmalısınız. Nereye nasıl giderim, hangi treni alırım nerede aktarma yapabilirim? buna benzer soruları ve size verilecek muhtemel cevapları bir şekilde öğrenmelisiniz. Bunun dışında alış verişle ilgili terminolojiyi, okulunuzda yapacağınız işlerle ilgili terminolojiyi de iyi öğrenmelisiniz. Malesef, Türkiye'deyken öğrendiğimiz dili pratik olarak kullanm

Gemileri yürütmek mi, yakmak mı?

" ترجو النجاة ولا تسلك مسالكها              إن السفينة لا تجري على اليبس " Ebu'l-Atâhiye (ö. 210), dönemin Abbasi Halifesi Hârun er-Reşîd (ö. 193) kendisinden bir nasihat isteyince ona yukarıdaki beytini okumuştu. Bu, burada bir kalsın hele, biz devam edelim. Bakalım nereye varacak bu yazının sonu.  Tebdîl-i mekanda ferahlık vardır sözüne her zaman inanmışımdır. Tecrübe ettiğim kadarıyla, bir mekanda değişiklik yapmanın avantajları her zaman mevcut. Çünkü yaşadığınız mekan, havası, suyu, neşesi, hüznü, darlığı, genişliği, tüm fiziksel ve ruhsal bileşenleriyle zamanla sizi etkisi altına almıştır.  Bu bileşenler size ferahlık veriyorsa orada yaşamaya devam etmek isteyeceksiniz. Durum bunun tam aksiyse, yaşadığınız mekana saplanıp kalmış bedeninizin içinde, ruhunuz can çekişecektir. Bu nedenle değişiklik yapma fırsatınız varsa hiç beklemeyin, bir ferahlayın. Ama benim gibi şu zaviyeden bakarken bile iç çekeceksiniz emin olun: Ame

Mesafeler

Çok olmuş kalem elden düşeli. Gurbet ellerde üşüdüğümden beri kalem tutamaz olmuşum. Soğuğu başka, sıcağını görmedim henüz bu diyarın. Elim değdikçe kaleme, sırma telleri sızlar yüreğimin şimdilerde. Can yakan bir hasretin gözlerime dizilen taneleri, buğulandırır yazdığım tüm bu satırları. Sevdiklerinden ve sevenlerinden uzak olmak, ta dünyanın bilmem neresinde olmak değilmiş, bizatihi anladım. Aksine mesafeler sevdiklerinin sana ne kadar yakın olduğunu damarlarında hissettiriyor. Tüm sevdiklerin tam yüreğinin üzerinde oturmuş duruyor aslında. Sadece duyularını yitirmiş hissediyorsun. Elini uzattığında dokunamamak, gözünü çevirdiğinde görememek, içine çektiğin nefeste kokularını duyamamak, sevdiklerini özlemek denilen şeyin tarifini veriyor sana. Bir şeyi hakkıyla bilmek tam da bu noktada gerçekleşiyor. Hakkını vererek özlemek bundan gayrısı değil. Mesafelerin senden aldığı tek şey, mesafeler yokken seni sevenler. Mesafeler onları alsın senden zaten. Mesafeler çünkü sana her za

Vize Sonrası Tübitak 2214-A İşlemleri

Tübitak yazıları serisinin son yazısından herkese merhabalar. Şimdi sizlere vize sonrası yapılacaklarla ilgili özet bilgiler sunmaya çalışacağım. Tübitak 2214-A sonucu açıklandığında, Tübitak hesabınızda size birtakım talimatlar ve yapılacak işlemler dosya dosya belirtilmiş oluyor. Açıkçası ben ilk gün o talimatları koydum bir kenara, üstünkörü şöyle bir baktıktan sonra. Ne zaman ki vizeyi aldım işte o zaman Tübitak dosyasını açtım. Kısacası, aşama aşama ilerledim. Fakat, bürokrasinin cilvelerine maruz kalınca anladım ki, üniversiteden görevlendirme alma işini daha önce halletmeniz çok iyi olurmuş. Ben, işleri mantıklı olan sıraya göre halletme yolunu seçtim kendimce. Ne yazık ki bürokrasi mantık dinlemiyor. Gelelim yapılacaklara: Tübitak sizden öncelikle bir burs başlatma dilekçesi istiyor. Dilekçenin ekinde yer alan şeyleri bir araya getirip Tübitak'a gönderdiğinizde bunca zahmet çektiğiniz o zalim süreç sona eriyor.  Aşağıda örneğini verdiğim dilekçenin ekind

Abd Vizesi

Vize işlemleri için harekete geçtiniz. Üniversiteniz size mail ile Ds-2019 formunuzda yer alan bilgileri göndermiş olabilir. Bu bilgiler sizin vize randevusu almanız için yeterlidir. Burada dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, Ds-2019 formu elinize ulaşmadan vize randevusu almamanız. Ya da Ds-2019 formunuzun kesin olarak elinize ulaşacağı tarihten emin olmadan vize randevusu almamanız. Ds-2019 formunda yer alan SEVIS number ve J-1 Program Code bilgileriyle vizeye başvuracaksınız. Vize başvurunuz esnasında sizden istenilen bilgileri DS-160 formuna gireceksiniz. Ds-160 formunu doldururken dikkat etmeniz gereken hususlar için konuyla ilgili yazımı okuyabilirsiniz. Vize randevusunu aldınız şimdi ne olacak? Vize randevunuzu alıp randevu vaktinde konsolosluğa vardınız. Kapılarda güvenlik kontrolünden geçerek bir üst kata çıktınız. Sizi girişte bir personel karşılayıp pasaportunuzu ve Ds-2019 formunuzu inceliyor. Pasaportunuza Ds-2019 formunuzu lastikle tutturup size veri

Tübitak 2214-A Sonuç ve Sonrasındaki İşlemler

Önceki yazımda proje hazırlama ile ilgili ipuçlarına değinmiştim. Doktora konunuzu ya da doktora konunuz içinde spesifik bir hususu proje haline getirdiniz. Tübitak'a projenizi ve gerekli belgeleri gönderdiniz. Şimdi sonucu beklemeye başladınız. Tübitak size ortalama bir sonuç açıklama tarihi (temmuz 2018 gibi) zikreder sitesinde. Bu tarih, sizin yurt dışındaki danışmanınızdan alacağınız mektuba, danışmanınızın yazmasını isteyeceğiniz tarihlerin belirlenmesi açısından önemlidir. Şöyle ki, siz Tübitak'ın sonuçları açıklama tarihini göz önüne alarak, bir gidiş planı yaparsınız. Sonuçlar temmuzda açıklanıyorsa, vize ve diğer prosedürleri yerine getirmek için "Bana üç ay yeter" diyebilirsiniz. Başka bir açıdan düşünürsek, gideceğiniz ülkede akademik takvimin başlangıcına yetişmek isteyebilirsiniz. Buna göre plan yaparak, davet mektubunuza hocanızdan akademik yılın başında orada olacak şekilde bir tarih istersiniz. İşte, az önce bahsettiğim konular açısından Tübitak&

Tübitak 2214-A proje tüyoları

Tübitak'ın 2214-A bursuyla yurt dışı serüveni tecrübelerimi aktarmaya devam ediyorum. Bu tecrübeyi henüz tamamlamış değilim. Fakat, sizlerin de benzer aşamalardan geçme ve benim yaşadığım absürt durumları yaşama riskiniz olabilir.  O halde buyurun proje ile ilgili yaşadığım süreci aktarayım. Bu arada proje hazırlama işi tamamen bana ait olduğu için hiç absürt bir durum yaşamadım. Anladım ki işler, sizden başkalarına taalluk ederse sorunlar da o ölçüde artıyor. Gelelim meseleye: Projeyi hazırlarken bir yandan da yurt dışındaki hocamdan mektup alabilmek için çabalıyordum. Yani benim süreçlerim sırayla ve adım adım ilerlemedi. Bir adım ileri bir adım geri, bir adım sağa bir adım sola derken biletimizi almış olduk ve yolculuk gününü bekliyoruz. Bu süreçte bazen vazgeçecek gibi olduğum anlar oldu. "Ne gerek var bu kadar uğraşmaya diyerek" pes ettiğim, sonra da kalkıp tekrardan çalışıp çabalamaya devam ettiğim anlardı bunlar. Neyse ki vazgeçmedim. Peki, şimdi sizin sü

Tübitak'ın 2214-A Bursuna Başvurmak: Davet mektubu

Tübitak 2214-A yazı dizisini yaklaşık 11 aylık bir sürecin sonunda yazma ihtiyacı duydum. Çünkü 2214-A burs serüveni ciddi bir emek gerektirmekteydi ve gereken emeği harcayarak bugüne gelince, bu yola düşenlerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. Birazdan bu serüvenimi noktasına virgülüne varana dek size aktaracağım. Ancak bunu bölüm bölüm sunmanın daha faydalı olacağını umarak, davet mektubu almak la ilgili yaşadıklarımı bu yazıda anlatacağım. Bu arada, yazının muhatapları akademik camiada yer alan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tamamı olabilir. Ancak bir projenin ve çalışmanın nasıl geliştiğini merak eden herkes de gayet tabî, bu yazı dizisinden istifâde edebilir. O halde başlayalım: Tâ lise yıllarımda Tübitak diye bir kurumdan haberdar olmuştum. Bazılarınız "Geç kalmışsın" diyebilir, hiç sorun değil. Şuan geldiğim noktada, hayatta öğrenmem gereken o kadar çok şeye geç kaldığımı görüyorum ki. Konuyu dağıtmadan devam edelim. Tübitak, o

Ds-160 formu, hatalar ve çözüm

Ds-160 formu ABD vizesine başvurmak için doldurulan temel bir formdur. Formla ilgili ciddi bir stres yaşadığım için normal yazılarımın içeriğinden farklı olarak bu konuya birilerine yardımcı olmak adına yer vermek istedim. İlgili olmayanlar sizi diğer yazılarımı okumaya davet ediyorum:)  Ds-160 ABD vize formu cennete gidenlerin doldurabileceği türden. Cennete alıyorlar sanki sizi o nedenle de böyle zorluyorlar. Cennete gideceklerin bile hataları olduğuna göre, bu formu doldururken hata yaptınız diye dert etmeyin. Aslında işi bilirseniz yarım saatte dolduruluyor. Nitekim ikinci Ds-160'ı düzenlemek yarım saat sürmedi. Birinciyi sormayın :)  Öncelikle belirtmeliyim ki, konuyla ilgili Türk internet sitelerinde düzgün bir yanıt bulamadım. Bir cevap varsa bilmiyorum, ben bulamadım. Şimdi, bundan sonra başına benzer problem gelebilecekler için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bu yazı sütten ağzı yanan birinin kaleminden dökülmüştür. Öncelikle yazı, hatasını düzeltmek ist

Eğrek IV

Eğrek, mahallemizin yukarısındaki çeşme ve onun etrafındaki meydana verilen isim. Eğrekten yukarıya çıkıldıkça yükseklik arttığı gibi çocukluğum da artıyor. Yukarılara çıktıkça görülen manzaranın içindekiler gibi, yaşım da küçülüyor. Dört beş yaşlarında bir çocuğum o zamanlarda ve annemin köyüyle tanışacağım:.  Cirmioğlu'nun eteklerinden ilerleyen toprak yol, tepeciklerin arasından geçerek annemlerin köyüne varıyor. Sonra kendimi "Aşıoğlu" denilen iki haneli o köyde beş yaşlarında bir çocuk  olarak hatırlıyorum. Sabah namazından önce anneannemin süt kaynatmak için yaktığı kazanların karasını hayatın çilelerine ve o kazanda kaynayan sütün beyazını da çilelerle elde edilen hasletlere benzetiyorum. "Demek ki gecenin karanlık anlarından birinde anneannemin erkenden uykusunu terkedip işinin başında oluşu bana hayatın bu küçük detayını anlamam için yardım edecekmiş" diyorum, bugün. Hepimiz çektiğimiz çilelerle içimizdeki o süt çocuğunu pişirip olgunlaştırab

Emanet

Dönüp bakıyorum yine çocukluğuma kaldığım yerden. Serin bir ikindi rüzgarı esiyor evimizin önünden. Ben iğde ağacının yanından mahallenin eski camisinin minaresini görüyorum. Sanki birazdan müezzin ikindi ezanını okuyacak. Her gün okuldan dönüşümün en lezzetli anları olarak yer etmiş bende ikindi vakitleri. Babannem ben okuldan dönünce, hemen bana bir çay sofrası kurardı. Sünmüş peynirin yanında üç kaşık şeker atarak içtiğim çayın lezzetini şimdi bulamıyorum bir türlü. Karnımı doyurunca koşarak sokağa fırlardım. Nasıl güçlü bir iletişimimiz varmış ki arkadaşlarımla birbirimizi elimizle koymuşcasına bulurduk. Dört beş arkadaş bir araya gelir, okulun bahçesinde doyasıya oyunlar oynardık. Akşam ezanı okunmadan evde olmam gerektiğini bilsem de karanlığa kalıp babamdan fırça yerken annemin arkasına saklandığım da vâkidir. Akşamları aileler için biçilmiş bir kaftanmış sanki. Annemlerle beraber oturmak yaptıkları el işi ve örgüleri öğrenmeye çalışmak ama erkekliğin verdiği