"Aldatmayı zekâ, dejenere olmayı özgürlük, ahlaksızlığı sanat, sömürüyü yardım olarak adlandırması bu medeniyetin ayıplarındandır" der Mustafa es-Sıbâi. Aslında bu söz üzerine söz söylemek, itnab kabilinden olsa da kendilerine itnab yapılmasının vacip olduğu muhatapların sayısının azımsanması abes olan bir medeniyet (!) evresindeyiz. Anlatıp anlatıp bitirilemeyecek nice problem orta yerde duruyor, anlattıkça ise yeni bir problem bitiveriyor burnumuzun dibinde. Sussak gönül razı değil, söylesek faydası yok diyoruz bu çözümsüz problemler için. O zaman gönlümüzü razı edelim. Varsın faydası olmasın. Biz ucunda ölüm de olsa Hakk'ı söyleyelim. İşte söze başladık. Sözümüz bazen gözümüz bazen özümüz olur. Gün olur sözü süzer dizeriz, gün olur sizi üzer gideriz. Maksat hoş bir sadâ bırakmak gökkubbede. Niyet dertlere derman bulmak ilelebede. Bazen ne sır ne zâhir gibi bazen nesir bazen şiir gibi dile geleni paylaşmak üzere...
Bazen ne sır ne zâhir, bazen nesir bazen şiir...