Ana içeriğe atla

Kayıtlar

HAYIR’lı Bir Yazı Serisi

Bugünkü paylaşımım belki de şimdiye dek paylaştıklarım arasında en önem taşıyanlardan. Günlük hayatta karşımıza çıkan teklif ve seçeneklere "Hayır" diyebilme üzerine dört bölümlük bir yazı serisi aktaracağım sizlere. Buyurun ilkiyle başlayalım:  Nihai Üretkenlik Hilesi: HAYIR diyebilmek! (1) “Herhangi bir şeyi yapmamak, daima, yapmaktan daha hızlı olacaktır. Bu ifade bana eski bilgisayar programcılığının “Kodun olmayışından daha hızlı kod olmadığını unutmayın” sözünü hatırlatıyor. Aynı felsefe hayatın diğer alanlarında da geçerlidir. Örneğin, hiç toplantı yapmamaktan daha hızlı giden bir toplantı yoktur. Bu, başka bir toplantıya asla katılmamanız gerektiği anlamına gelmez, ancak gerçek şu ki, aslında yapmak istemediğimiz birçok şeye evet diyoruz. Yapılması gerekmeyen birçok toplantı var. Silinebilecek çok sayıda kod yazılmıştır. İnsanlar ne sıklıkla sizden bir şey yapmanızı isterler ve siz sadece "Tabii şey …" cevabını verirsiniz. Üç gün sonra, yapılacaklar listeniz

Yazarlığa Başlamak

Bu makalede yazmaya başlamayı düşünenler için öne çıkan bazı yazarların tavsiyelerine yer vereceğim. Aşağıdaki ifadeler her ne kadar yazı yazmakla ilgili olsa da başka hedefleri olanlar  bunu    kendi amacı doğrultusunda değerlendirebilir. Buyurun başlayalım: Bazen, yazmanın en zor kısmı, basitçe, başlamaktır. İster hikâye anlatım havuzuna ilk dalışınızı yapın, ister son projenizi bitirdikten sonra yeni, boş bir belge açın, bu boş sayfa biraz göz korkutucu olabilir.     Bu şüphe anlarıyla mücadeleye yardımcı olmak için, tam olarak şu anda bulunduğunuz yerde olan ve tam olarak nasıl hissettiğinizi bilen profesyonel yazarlardan ve sanatçılardan bazı alıntılar burada.     İlk önce, sadece başlamalısın!  1.  "Ne olursa olsun yazmaya başlayın. Musluk açılana kadar su akmaz."  - Louis L'Amour   2.  "Odaklan. Şansını dene. Kötü olabilir, ama gerçekten iyi bir şey yapmanın tek yolu bu."  - William Faulkner   3.  "İlk taslak, kendinize hikâyeyi anlatmanızdır." 

Yaratıcılık Sürecinin 5 Aşaması

Neredeyse tüm harika fikirler benzer bir yaratıcı sürecin ürünüdür. Bunu fark etmek önemlidir çünkü yaratıcı düşünme, sahip olabileceğiniz en faydalı becerilerden biridir. İş ve yaşamda karşılaştığınız hemen hemen her sorun, yenilikçi çözümlerden, yan düşünceden ve yaratıcı fikirlerden istifade edebilir. Herkes bu makalede ele alınan beş adımı kullanarak yaratıcı olmayı öğrenebilir. Tabi bu, yaratıcı olmanın kolay olduğu anlamına gelmez. Çünkü yaratıcı dehanızı ortaya çıkarmak, cesaret ve sayısız deneme yanılmayı gerektirir. Bununla birlikte, bu beş adımlı yaklaşımın, yaratıcı sürecin gizemini çözmeye ve yenilikçi düşünceye giden yolu aydınlatmaya yardımcı olacağı kanaatindeyiz. Yaratıcı olmak problemli olmayı gerektirir! Nasıl mı? 1870'lerde gazeteler ve matbaacılar çok özel ve çok maliyetli bir sorunla karşı karşıya kaldılar. Fotoğraf o zamanlar yeni ve heyecan verici bir araçtı. Okuyucular daha fazla resim görmek istediler ancak kimse resimlerin nasıl hızlı ve ucuz bir şekilde b

Amerikalılar Neden Araba Yoluna Park Ediyor ve Park Yolunda Araba Sürüyor?

Parkway                                                                                                Driveway İşte hayatın kalıcı sorularından birinin cevabı: Birçok dilin doğasında olan bir durum, bir kelimenin iki zıt anlamı içermesi, İngilizce için de geçerlidir.  Mesela Arapça’da  mevlâ  kelimesi hem “Köle” hem “Efendi” anlamlarında kullanılabiliyor. İngilizcede de  ravel  kelimesi hem "Karışıklık" hem de "Çözmek" anlamına gelir.  İnflammable  kelimesi “Yanıcı, kolay tutuşan” anlamlarına gelirken  flammable  kelimesi de aynı manalar için kullanılır. Komedyen George Carlin (ö. 2008), sık sık İngilizceyle bu hususta dalga geçmiş ve bu çelişik durumu şu soruyla dillendirmiştir: “Neden arabayı araba yoluna (Driveway) park edip park yolunda (Parkway) kullanıyoruz?”  Parkway, yani Park yolu, kelimesi başlangıçta bir parkın içinden geçen geniş bir yolu ifade eder.  Driveway, yani Araba yolu, kelimesi ise arabanın icadından önce gelir. Bir araba yolu, "Halka açı

Haber Okuryazarlığı

Yine uzun bir aradan sonra yazı denemelerine kaldığım yerden devam ediyorum. Bu defa farklı bir formatta ilerleme, yani, yazılarımı büyük oranda öz bir hale getirme niyetindeyim. Konularım ise daha güncel ve sıradışı bilgilerle ilgili olacak. Örneğin bugünün yazısı, okuduğum bir makalenin özet bir çevirisi kabilinden.  Haberin orijinal metni için linki buraya bırakıyorum: https://learningenglish.voanews.com/a/news-litaracy-introduction-news-through-time/4387984.html Washington DC'deki Newseum ifade özgürlüğü tarihinin açıklandığı ve savunulduğu yer olarak biliniyor.  Amerika Birleşik Devletleri'ne matbaa 1600'lerin ortalarında geldi ve Amerika'nın özgür basın tarihinde önemli bir role sahip oldu. Özgür basının, demokratik toplumlarda mühim bir yere sahip olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Basın şayet özgürse, vatandaşların özgürce konuşmasına ve ülkenin gidişatına ilişkin rahatlıkla eleştiri yapılmasına imkân tanır.   Bazı gazeteciler böylesi bir hak uğruna hayatlar

Seyahatname: Konya

Aksaray’dan çıkarken gerçekten de nereye süreceğimizi bilmeden çıkmıştık yola. Kervan yolda dizilir hesabı. Yakınımızdaki en iyi alternatif Konya’ydı. Yolda üniversite yıllarımdan dostlarımla iletişim sağladığımız gruba bir mesaj attım, aracımızın burnunu Konya’ya çevirdiğimizde. Şansa bakın ki gruptaki Konyalı dostum Sacid, işi gereği memleketinden ayrılmış olsa da o gün Konya’ya gelmiş. Sacid bizi beklediğini haber verdi ve biz de ona doğru yol almaya başladık. Nihayet Konya’ya ulaştık. Sacid’in yanına gitmeden önce, “Ne olursan ol yine gel!” diyen Mevlânâ’nın davetine icabet ettik. O meşhur yeşil küçük minarenin restorasyon faaliyetleri kapsamında etrafını kaplamışlardı. Biraz üzüldük ama “Konya’da gezilecek görülecek nice yer var.” diyerek Panoroma Müzesi’ne sürdük. Konya’nın tarihi eserlerini görmeden önce onların minyatürleriyle hasbihal etmiş olduk. Ardından bizi bekleyen dostum Sacid’in yanına vardık. Yaklaşık on yıl sonra bir dostu yeniden görmenin lezzetiyle Konya’nın seyir t

Seyahatname: Aksaray

s Akşam oluyor Aksaray’dan içeri girdiğimizde. Aksaray’daki dostum Şuayip’le görüşmek için küçük bir iletişim trafiği yaşarken tarihin izleriyle göz göze geliyoruz. Nihayet hesapta olmayan bir buluşma ile neredeyse on yıllık bir ayrılık son buluyor. MEB’in Hizmet İçi Eğitim Merkezi’ndeki mekanımıza eşyalarımızı bıraktıktan sonra Ihlara Vadi’sinin oluşturduğu açlığı, Aksaray’ın Konya ile rekabetini simgeleyen çıtır ve ince etli ekmeğiyle def eyliyoruz. Çaylarımızı yudumlarken Anadolu akşamlarının serinliği buğulandırıyor elimizdeki bardağı. Eskilerden açılıyor söz; okul anılarımız ve muzipliklerimiz yeniden gülümsetiyor yüzümüzü.   Aksaray akşamlarından heybemize koyabileceğimiz bir manzaranın peşine düşüyoruz. Aksaray’ın tepeden görünümüne doğru sürerken arabamızı, trafikte karşılaştığımız araçların plakaları gurbetçilerin şehre yazın getirdiği canlanmayı yakinen müşahede etmemizi sağlıyor. Şehrin çok büyük çoğunluğunun yurt dışına göç etmiş olması nedeniyle ilginç bir şekilde gelişmes