Ana içeriğe atla

HAYIR'lı bir yazı dizisi III

             




              Hayır'ınızı Yükseltme

Zamanla, gelişmeye ve başarılı olmaya devam ettikçe stratejinizin değişmesi gerekir. Siz daha başarılı oldukça zamanınızın fırsat maliyeti artar. İlk başta, bariz dikkat dağıtıcıları ortadan kaldırın ve gerisini keşfedin. Becerileriniz geliştikçe ve işe yarayanla yaramayanları ayırmayı öğrendikçe evet demek için eşiğinizi sürekli olarak artırmanız gerekir.

Hala dikkat dağıtıcı şeylere hayır demeniz gerekiyor ancak daha önce zamanın iyi kullanımı olan fırsatlara hayır demeyi de öğrenmelisiniz, böylece zamanın büyük kullanımları için yer açabilirsiniz. Sahip olmak iyi bir problemdir, ancak ustalaşması zor bir beceri olabilir.

Başka bir deyişle, “hayır”larınızı zaman içinde yükseltmeniz gerekir.

Hayırınızı yükseltmek, asla evet demeyeceğiniz anlamına gelmez. Bu sadece, varsayılan olarak hayır demeniz ve yalnızca gerçekten mantıklı olduğunda evet demeniz anlamına gelir. Yatırımcı Brent Beshore'dan alıntı yapmak gerekirse: "Hayır demek çok güçlü çünkü evet deme fırsatını koruyor."

Genel eğilim şuna benziyor: Kötü dikkat dağıtıcı şeylere hayır demeyi öğrenebilirseniz sonunda iyi fırsatlara hayır deme hakkını kazanacaksınız.

Nasıl Hayır Denir?

Çoğumuz muhtemelen evet demek için çok hızlı ve hayır demek için çok yavaşız. Kendinize bu spektrumda nereye düştüğünüzü sormaya değer.

Hayır demekte zorlanıyorsanız daha önce bahsettiğim İngiliz iktisatçı Tim Harford'un önerdiği aşağıdaki stratejinin işinize yarayacağını görebilirsiniz. “Bugün bunu yapmak zorunda olsaydım, kabul eder miydim?” diye sormaktır. Bu kötü bir kural değil çünkü gelecekteki herhangi bir taahhüt, ne kadar uzakta olursa olsun, eninde sonunda yakın bir sorun haline gelecektir."

Bir fırsat, şu anda yaptığınız her şeyi bırakacak kadar heyecan vericiyse, o zaman evet demektir. Değilse, belki de iki kez düşünmelisiniz.

Bu, Derek Sivers'in iyi bilinen “Hell Yes or No” yöntemine benzer. Biri sizden bir şey yapmanızı isterse ve ilk tepkiniz “Kahretsin evet!” ise onu yapın. Sizi heyecanlandırmıyorsa ona hayır deyin. Bir kararla karşılaştığınızda her seferinde kendinize bu soruları sormayı hatırlamak imkansızdır ancak yine de zaman zaman tekrar ziyaret etmek için yararlı bir alıştırmadır. Hayır demek zor olabilir ama çoğu zaman alternatiften daha kolaydır. Yazar Mike Dariano'nun belirttiği gibi: “Taahhütlerden kaçınmak, taahhütlerden kurtulmaktan daha kolaydır. Hayır demek, sizi bu yelpazenin daha kolay ucuna doğru tutar.”

Sağlık için doğru olan, üretkenlik için de doğrudur: Bir gram önlem, bir kilo tedaviye bedeldir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ds-160 formu, hatalar ve çözüm

Ds-160 formu ABD vizesine başvurmak için doldurulan temel bir formdur. Formla ilgili ciddi bir stres yaşadığım için normal yazılarımın içeriğinden farklı olarak bu konuya birilerine yardımcı olmak adına yer vermek istedim. İlgili olmayanlar sizi diğer yazılarımı okumaya davet ediyorum:)  Ds-160 ABD vize formu cennete gidenlerin doldurabileceği türden. Cennete alıyorlar sanki sizi o nedenle de böyle zorluyorlar. Cennete gideceklerin bile hataları olduğuna göre, bu formu doldururken hata yaptınız diye dert etmeyin. Aslında işi bilirseniz yarım saatte dolduruluyor. Nitekim ikinci Ds-160'ı düzenlemek yarım saat sürmedi. Birinciyi sormayın :)  Öncelikle belirtmeliyim ki, konuyla ilgili Türk internet sitelerinde düzgün bir yanıt bulamadım. Bir cevap varsa bilmiyorum, ben bulamadım. Şimdi, bundan sonra başına benzer problem gelebilecekler için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bu yazı sütten ağzı yanan birinin kaleminden dökülmüştür. Öncelikle yazı, hatasını düzeltmek ist

Tübitak'ın 2214-A Bursuna Başvurmak: Davet mektubu

Tübitak 2214-A yazı dizisini yaklaşık 11 aylık bir sürecin sonunda yazma ihtiyacı duydum. Çünkü 2214-A burs serüveni ciddi bir emek gerektirmekteydi ve gereken emeği harcayarak bugüne gelince, bu yola düşenlerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. Birazdan bu serüvenimi noktasına virgülüne varana dek size aktaracağım. Ancak bunu bölüm bölüm sunmanın daha faydalı olacağını umarak, davet mektubu almak la ilgili yaşadıklarımı bu yazıda anlatacağım. Bu arada, yazının muhatapları akademik camiada yer alan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tamamı olabilir. Ancak bir projenin ve çalışmanın nasıl geliştiğini merak eden herkes de gayet tabî, bu yazı dizisinden istifâde edebilir. O halde başlayalım: Tâ lise yıllarımda Tübitak diye bir kurumdan haberdar olmuştum. Bazılarınız "Geç kalmışsın" diyebilir, hiç sorun değil. Şuan geldiğim noktada, hayatta öğrenmem gereken o kadar çok şeye geç kaldığımı görüyorum ki. Konuyu dağıtmadan devam edelim. Tübitak, o

Davet Mektubu Örneği

Tübitak 2214-A bursuna başvururken hocanızın size nasıl bir mektup yazacağını ona iletmeniz açısından iş görecek bir örnek sunacağım.  Ben Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakültem adına (Üniversite ve fakülte adının ve ambleminin yer aldığı antentli kağıdıyla) aşağıdakine benzer bir mektup yazdım. Tübitak'ın benden istediği şartları orada sıraladım. Böylece Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakülte dekanlığının imzaladığı bir metinde meramımı iletmiştim. O da kendi üniversitesinin antentli kağıdına yazdığı şu mektubu pdf. olarak göndermişti.  Hocanıza "örnek olarak bu türden bir şeye ihtiyacım var" derseniz, işiniz kolaylaşabilir.  Tabi bunu fakültenizin ağzıyla söylerseniz işler daha da kolaylaşabilir. Böyle bir mektup hazırlar bunu başvurmak istediğiniz tüm üniversitelere de proposal ve cv ekleyerek gönderirseniz yine iş görmesi açısından etkili olabilir. Denemekte ve sonucu burada paylaşmakta yarar var. O halde, herkese kolaylıklar.