Ana içeriğe atla

Deneyim-sizseniz Denetim-sizsiniz!

Giriş

Türkiye'nin en büyük yorum sitesi olmaya aday "www.seyfikalem.blogspot.com" öncülüğünde yeni bir fikri hayata geçirmeye var mısınız? O zaman buyrun:

"Dert adamı söyletir" derler. Amerika serüvenimin ardından tam bir yıl geçti. Böylelikle hem Amerika'da geçirdiğim bir yılı hem de akabinde geçirdiğim diğer yılı başımı ellerimin arasına alıp düşünme fırsatı buldum. Amerika ile Türkiye arasında çok sayıda farktan söz edebilirim. Bizde olup onlarda olmayan ya da tam tersi birçok husustan bahsedebilirim. Yine de ben, böyle bir durumu dile getirmeyip bizim gelişmemişliğimizi gösteren "denetim" problemimize vurgu yapacağım. Birkaç küçük tecrübemi paylaşınca Amerika'dan döndükten sonra geçirdiğim yılın sonunda,  suya ihtiyaç duyduğum şekilde bir gereklilik olmaksızın alış verişe tövbe edişimin sebebini anlayacaksınız. 

İlk ve en taze örnek: Kelebek Mobilya 

Kelebek Mobilya'dan iki üç parça eşya almak gibi bir hata yaptım. Aslında ortada aldığım bir ürün falan yok. Sadece bu iki üç parçanın siparişini verdim, diyelim. Tarih 26.10.2020'ydi siparişi verdiğimde. Ancak mağazada ayak üstü pandemi sürecinden dolayı ufak tefek gecikmeler yaşanacağı söylenirken elime bir kağıt tutuşturulup imzalatıldı. "Efendim bunu imzalayacaksınız ki siparişi genel merkeze gönderebilelim ayrıca size verdiğimiz hesaba da parayı hemen yatırmanız gerekiyor yoksa sisteme giremiyoruz siparişi" dediler. Biz de: "Kurumsal firma canım! Merdiven altı firma değil!" deyip hiç tereddütsüz parayı yatırdık. Aradan bir ay geçti, ürünler gelmedi. Neyse, pandemi var olabilir! Bir buçuk ay geçti hala  ortada bir şey yok ve derken ikinci ayın dolmasına iki gün kala: "Artık gelmezse iptal edeceğim" dedim ve ikinci ayın dolmasının akabinde iptal dilekçesini yazdım. Sözleşmeye tarih atmışlar Allah'tan, yoksa iptal edemiyorsunuz mağaza alışverişini. Kanun maddelerinde, mağazadan sizin için sipariş geçilen ürünleri internetten alınan ürünlerde olduğu gibi iptal edemeyeceğinize dair ibareler mevcut. Kısacası tarih doldu iptal talebinde bulundum. Aradan tam bir ay daha geçti ve her gün Kelebek Mobilya'nın müşteri hizmetlerini aradım ancak "Derdini Marko Paşa'ya anlat" kabilinden bir tonla gerekli birimlere ileteceklerini söyleyip durdular. Siparişi veren mağaza ise onay beklediğini söyleyip duruyor ama ortada hala bir şey yok. Sonra internette "şikayetvar" sitesinde mağaza hakkındaki yorumları okuyunca ben de çok net bir fikir oluştu: Bu adamlar pandemi sürecini bahane edip siparişleri peşin para tahsil ederek alıyorlar, ardından paraları bir banka gibi havuzlarında biriktirip işletiyorlar! Bunun başka bir açıklaması olamaz. Ayrıca buradaki diğer handikap şu ki; siz paranızı iade etmeleri için mahkemeye gidene kadar parayı size vermeyecekleri ortada. Böylelikle sizin paranızı banka gibi işletme şansı buluyorlar. Peki sizin mağduriyetleriniz ne olacak? Siz mahkemeye gitseniz en fazla paranızı geri alacaksınız ve onların bir ceza alacağı da meçhul. Hem siz işinizi gücünüzü bırakıp bu paranın peşine hukuk yoluyla düşseniz bile mahkeme kim bilir ne zamana tarih verecek. Anlayacağınız büyük bir mağduriyet yaşamaya devam edeceksiniz.  Şu an benim yaşadığım gibi.

Bu tecrübemi neden kaleme alıyorum? Şahsi tecrübelerim neticesinde Türkiye'de gördüğüm  en büyük problemlerden biri hayatımızın her alanındaki "denetimsizlik". Yapılan işleri, verilen hizmetleri kimsenin denetlememesi. Vatandaşın üç kuruşunu hiç zorlanmadan elinden alıp kurumsal dolandırıcılık yapan yüzlerce binlerce firma her gün servetlerine servet katmaya devam ediyor. Aklıma gelen ve bizzat tecrübe ettiğim diğer örnekler ve durumlar şöyle:

 Ev Tecrübesi

Yıllarca çalışıp dişinden tırnağından artırarak ev alanlara diyorum ki: "Başıma gelenler pişmiş tavuğun başına gelmiş midir bilmem ama sıfır daire alıp bütün pencerelerini değiştiren sayılı şanslı Türk vatandaşlarından biriyim". Evet daha kötü durumda olanlar mutlaka vardır. Benimkisi de tirajikomik bir durum. Aldığım dairede ayıplar çıktı ve kanuna güvenerek olayı mahkemeye taşıdım. Bana extra yirmi bin liraya mal olan işlem için mahkemeden gelen bilirkişi (!) beş bin lira tayin etti. Evet yeniden bilirkişi çağırsaydın diyebilirsiniz ama onu çağırmak da en az iki bin lira daha ödemeniz demek. Kısacası hukuk gözümde çöktü. Kendi başımın çaresine bakarak işi hallettim. Müteahhit sadece beni değil binadan daire alan herkesi aynı şekilde mağdur etti. Hele bu ev alma hikayesini sonraya bırakalım çünkü daha neler yaşadım neler... 

Amerika dönüşünde yeniden kucağına düştüğüm kronik soygunlar:

Kimi marketler fiyatları artırır yirmi milyon gibi bir ciro yapar ama bundan sadece elli bin lira gibi bir ceza alır. Gsm şirketleri insanları dolandırır faturalara küsüratlar ekler, bağlantıda kesintiler ve yavaşlamalar olur ama asla, almadığınız hizmet için tarafınıza bir geri iade söz konusu olmaz. Telefonunuz en acil anda lazım olur ve o esnada hat çekmez. Sonra siz, o çekmeyen anın da parasını ödersiniz. Telefonunuzun interneti çekmez kağnı gibi yavaştır ve ekranda bir çember sürekli semazen gibi dönüp durur ama kimse  size o anlarınızın parasını iade etmez ve üstüne üstlük bir de neden ödediğinizi sormak için takatiniz de zamanınız da olmayan küsüratlar ödersiniz faturanızda. Ben bu nedenle evimde normal internet kullanmıyorum. Çünkü geçmişte her türlü internet sağlayıcısını tecrübe edip hizmeti satın alırken ayaklarınıza kapanacak kadar ilgili olan hizmet sağlayıcıları,  hizmetten caymaya kalktığınızda bir anda toz oluyorlar. Bununla ilgili de bir kamyon tecrübem olduğu için artık internet alır mıyım? Asla almam! Zaten alışveriş yapmayı da bıraktım diyebilirim çünkü -tüketiciyi koruma kanunu falan hepsi çok güzel ama ben- masa sandalye aldım diye mahkemelik olacağım ve işin garibi mahkemeye ödeyeceğim harç, aldığım üründen daha yüksek miktarda! Bunlar belki kiminize çok basit geliyor olabilir ama bu türden saçmalıkları görebileceğiniz yerler üçüncü dünya ülkeleridir! Unutmadan! İnternetten yaptığınız alışverişlerde aldığınız ürünü geri göndermeme ihtimalinizi hesaba katarak size kullanılmış mal gönderenleri bu ülkelerin yönetimine koysak ülkeler en azından gelişmekte olan ülkeler kategorisinde dahil olur bunların zekaları sayesinde! İşte bu gibi durum ve tecrübeler sayesinde ilk önce internetten sonra da normal marketten bile alışverişi kestim, artık pazardan alıyorum her şeyi akşam üstü:) 

İşin başında Amerika ve Türkiye'de geçen birer yılımı kıyaslamaktan söz etmiştim. Daha önceki bir yazımda belirttiğim gibi Amerika'da bu türden saçmalıklar asla yok. Evet insanın olduğu her yerde sorunlar var bunu inkar edecek değilim. Amerika güzellemesi de yapıyor değilim. Ancak bir şey var: Dolandırmak bizdeki yolların dolambaçlı ve dönel kavşaklı olmasına paralel olarak huyumuz haline gelmiş. New York'ta ise tek bir viraj yok. Acaba bundan mı orada sizi dolandırmaya teşebbüsler buraya nazaran daha az. Orada, gsm operatörlerinde para ödediğiniz tek husus internet. Konuşma paketi, mesaj paketi diye bir saçmalık yok. Hayat ucuz. Kimse kuralları çiğnemek için hevesli değil. En azından kural çiğnemeyi marifet zannetmiyorlar. Evet karanlık sokakları ve işleri mutlaka var ama gelişmiş standartları olan bir hayat var orada. Evler ikişer üçer katlı, sokaklar düzenli temiz. Daha bir sürü şey sayabilirim ama bu kadarı yeter. Ne demek istediğim anlaşılmıştır. Amerika'da sizi üç kuruş için dolandırmaya kalkan biri beş kuruş ceza alacağını bildiğinden buna cesaret edemez genelde. Denetimsiz işlerin sayısı yok denecek kadar az. Kimse  tezini danışmanı okumadan doktor olmuyor mesela! Müşteri hizmetlerinde konuştuğunuz kişilerin sizden çalınanlara paravan yapılması örneğini de eklersem denetimsizliğin sınırlarını görmüş oluruz.

Sonuç

Kısacası benim bir fikrim var. Eğer siz de destek verirseniz Amerika'yı yeniden keşfedebiliriz. Yani Amerikadaki standart yaşam gibi bir yaşam inşa edebiliriz. Evet birçok kimse "Hayal bu" diyor. Ama unutmayalım ki insan önce hayal eder sonra onları gerçekleştirir. Şimdi ben bir site hayal ediyorum. Bu sitede hayatın her alanına dair kullanıcı, müşteri, satıcı, alıcı, hizmet sağlayıcısı yorumlarının yer aldığı ve bunların  derecelendirildiği bir internet vadisi. Örneğin bir internet kullanıcısı bu sitede mobilya kısmına girince,  Kelebek Mobilya'dan yaptığı alışverişi değerlendirip başına gelenleri dürüstçe yazacak benim yukarıda yaptığım gibi. Ardından bu mağazaya yapılan yorumlar ve verilen puanlar herkes tarafından görülecek böylelikle kelebek mobilyanın satışları bu işten etkilenecek. Black Mirror dizisinde paranın yerine puan sisteminin kullanıldığı bir dünyayı konu alan bölümde olduğu gibi. İşin özü bu. Site insanlar tarafından ne kadar ziyaret edilirse ve güçlenirse bir konsensüs oluşacak ve alışveriş yapacak olanlar bu siteye bakarak karar verecekler. Bu yaygınlaştığında Arap şairlerin hicvinden korkan kimseler gibi bu dolandırıcı kılıklı kurumsal firmalar, toplum tarafından cezalandırılmış olacak. Aksi taktirde  bürokrasinin hantallığı bizi perişan edecek. Evet böyle bir fikri ilk olarak bu yazıya yorum yaparak destekleyebilirsiniz. Ayrıca yazıyı paylaşarak da buna katkıda bulunabilirsiniz. Hatta bu sitede resimler ve videolar yayınlayarak da tecrübelerinizi  paylaşabilirsiniz. İşin sonunda şu sloganı hediye edeyim bu yeni fikre:

"Deneyimsizlik kabul edilebilir ama denetimsizlik asla!" Deneyim-sizseniz Denetim-sizsiniz!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ds-160 formu, hatalar ve çözüm

Ds-160 formu ABD vizesine başvurmak için doldurulan temel bir formdur. Formla ilgili ciddi bir stres yaşadığım için normal yazılarımın içeriğinden farklı olarak bu konuya birilerine yardımcı olmak adına yer vermek istedim. İlgili olmayanlar sizi diğer yazılarımı okumaya davet ediyorum:)  Ds-160 ABD vize formu cennete gidenlerin doldurabileceği türden. Cennete alıyorlar sanki sizi o nedenle de böyle zorluyorlar. Cennete gideceklerin bile hataları olduğuna göre, bu formu doldururken hata yaptınız diye dert etmeyin. Aslında işi bilirseniz yarım saatte dolduruluyor. Nitekim ikinci Ds-160'ı düzenlemek yarım saat sürmedi. Birinciyi sormayın :)  Öncelikle belirtmeliyim ki, konuyla ilgili Türk internet sitelerinde düzgün bir yanıt bulamadım. Bir cevap varsa bilmiyorum, ben bulamadım. Şimdi, bundan sonra başına benzer problem gelebilecekler için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bu yazı sütten ağzı yanan birinin kaleminden dökülmüştür. Öncelikle yazı, hatasını düzeltmek ist

Tübitak'ın 2214-A Bursuna Başvurmak: Davet mektubu

Tübitak 2214-A yazı dizisini yaklaşık 11 aylık bir sürecin sonunda yazma ihtiyacı duydum. Çünkü 2214-A burs serüveni ciddi bir emek gerektirmekteydi ve gereken emeği harcayarak bugüne gelince, bu yola düşenlerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. Birazdan bu serüvenimi noktasına virgülüne varana dek size aktaracağım. Ancak bunu bölüm bölüm sunmanın daha faydalı olacağını umarak, davet mektubu almak la ilgili yaşadıklarımı bu yazıda anlatacağım. Bu arada, yazının muhatapları akademik camiada yer alan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tamamı olabilir. Ancak bir projenin ve çalışmanın nasıl geliştiğini merak eden herkes de gayet tabî, bu yazı dizisinden istifâde edebilir. O halde başlayalım: Tâ lise yıllarımda Tübitak diye bir kurumdan haberdar olmuştum. Bazılarınız "Geç kalmışsın" diyebilir, hiç sorun değil. Şuan geldiğim noktada, hayatta öğrenmem gereken o kadar çok şeye geç kaldığımı görüyorum ki. Konuyu dağıtmadan devam edelim. Tübitak, o

Davet Mektubu Örneği

Tübitak 2214-A bursuna başvururken hocanızın size nasıl bir mektup yazacağını ona iletmeniz açısından iş görecek bir örnek sunacağım.  Ben Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakültem adına (Üniversite ve fakülte adının ve ambleminin yer aldığı antentli kağıdıyla) aşağıdakine benzer bir mektup yazdım. Tübitak'ın benden istediği şartları orada sıraladım. Böylece Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakülte dekanlığının imzaladığı bir metinde meramımı iletmiştim. O da kendi üniversitesinin antentli kağıdına yazdığı şu mektubu pdf. olarak göndermişti.  Hocanıza "örnek olarak bu türden bir şeye ihtiyacım var" derseniz, işiniz kolaylaşabilir.  Tabi bunu fakültenizin ağzıyla söylerseniz işler daha da kolaylaşabilir. Böyle bir mektup hazırlar bunu başvurmak istediğiniz tüm üniversitelere de proposal ve cv ekleyerek gönderirseniz yine iş görmesi açısından etkili olabilir. Denemekte ve sonucu burada paylaşmakta yarar var. O halde, herkese kolaylıklar.