Ana içeriğe atla

Kullanıcı Yorumları: Termostat

        


Aşağıda ana fikri okuyucunun zekasına bırakılmış,  her paragrafı bir ana konuyu içeren bölük pörçük bir yazı bulacaksınız. Bu yazı insanların mağdur edilmesi konusundaki bölük pörçüklüğümüze lime lime bir isyan niteliği taşıyan ve meseleleri en basit konular üzerinden ele almaya çalışan bir karalama kampanyasıdır. 

        Günümüzde alışveriş yapmanın en kolay ve rahat yollarından biri internet üzerinden alışveriş yapmaktır. İnternet üzerinde yaptığınız alışverişler o kadar konforludur ki evden kalkıp alışveriş merkezine gitmenize, orada sabahtan akşama dolaşıp kararsız kalmanıza ve en sonunda "yeter bu kadar çok yoruldum" deyip alternatif ürünlerden birini alıp dönmenize benzemez. İnternet alış verişleri, bir ürünü almadan önce alış veriş merkezinde yaptığınız saatlik gezintide edineceğiniz malumatı dakikalar içerisinde edinmenizi sağlayan bacaklarınızı kullanmadan yürümenize yarayacak türdendir. İnternetten alışverişteyseniz ürünler bir ülke ya da bir şehir kadar uzağınızda değil en fazla bir parmak oynatacak kadar uzağınızdadır. Hele aradığınız ürünün ne olduğunu, markasını, modelini ve dışarıdaki mağazadaki fiyatını biliyorsanız işiniz daha kolaydır. Yapmanız gereken internet üzerindeki alış veriş sitelerinden sadece fiyatları kontrol etmeniz  ve ürünün sahibi olmak için parmağınızı kıpırdatmanızdır. İnternet alışverişlerinin çok sayıdaki avantajlarından biri de şudur: Dışarıda, satın alacağınız ürünün o kadar çok alternatifi vardır ki eğer onu mağazaya gidip alacak olsanız, yalnızca bir ya da iki tane alışveriş merkezine gidebilirsiniz. Halbuki internet öyle mi? Ürün dünyanın diğer ucundadır, bir tıklamayla bilgisayarın ekranından çıkarak gelir ve evinizin salonunda açılmayı bekleyen bir paket olur. Gelgelelim internette alışveriş yapmanın belki de en büyük avantajı alacağınız ürün hakkında, onun satıcısı hakkında yapılan yorumları görebilmeniz ve bu yorumlara, ürüne ve satıcıya verilen değerlendirme puanlarına bakarak bir fikir sahibi olmanızdır. Hem bu sayede bir rahatlama da hissedersiniz. Çünkü alacağınız ürünü tecrübe edenlerin fikirleri iyiyse siz de üründen memnun insanlar arasına gireceğinizi düşünür arada çıkan bir iki memnuniyetsiz yorumu dikkate almazsınız ya da tam tersi bazen arada çıkan o bir iki memnuniyetsiz yorum sizin üründen uzaklaşmanıza neden olur. Bu da bir rahatlama verir size. Kullanıcı yorumları diye internet literatürüne giren kalite kontrol mekanizması kimi zaman o kadar yerinde çalışır ki aldığınız ürünle ilgili tecrübenize şöyle bir baktığınızda o yorumdakiyle aynıdır. İnternetten alışveriş yapmanın en temel avantajları bunlardır. Madalyonun bir de diğer yüzü vardır. Ortada ne mal ne satıcı varken siz, bir siteye güvenerek hatta sitenin kendisi bile reel dünyada varlığı olan bir şey değilken bir resme bakarak size resimdekinin aynını göndereceğini düşündüğünüz birine paranızı verir ve beklemeye geçersiniz. İşlem ürünün tarafınıza teslim edilmesiyle sonuçlanır. Bu daima umduğumuz sonuçtur. Bu sonucun aksinin sayısız kez yaşandığını da duymuş, görmüş ve hatta yaşamış olabilirsiniz. İnternet siteleri çoğunlukla bu durumlar için güvenlik sistemleri geliştirmiştir. Buna rağmen bir sahtekarlığa maruz kalmanız mümkündür. 

Benim asıl vurgulamak istediğim dezavantaj muhtemelen en çok karşılaşma ihtimalimiz olan sağ gösterip sol vuran satıcılarla karşılaşmamızdır. Bana bu yazıyı kaleme aldıran da bu tür bir satıcıdır. Onun sayesinde uzun süredir bloga yazı yazmadığımı da farkettim. Her zamanki gibi olumsuzluklardan olumlu bir şey çıkararak, bari bunu kaleme alayım dedim. Uzun bir yazı kaleme almayı planlamıyordum ama uzun aralardan sonra uzun yazmakta bir beis olmayacağı kanaatindeyim. 

                                                    


        Evinize bir termostat almadıysanız hemen alın baştan bunu söyleyeyim. Ciddi yakıt tasarrufu sağlar. Ben de bu niyetle bir tane aldım. Birinci alışverişim www.hepsiburada.com üzerinden by-termostat isimli satıcıdan oldu. Tabi vatandaş bize kullanılmış ürün göndermiş. İade ettim ve hemen aynı gün o satıcıdan aynı ürünü yeniden sipariş verdim. "Gidip başkasından alsaydın" diyebilirsiniz evet. Piyasada aynı ürünü satan kimse yoktu. Mecburen geleni gönderip kullanılmamışını alayım, dedim. Bu vatandaşa ikinci siparişi vermeden, aldığım ürüne yorum yaptım. Satıcıyı uyararak hatasını düzeltmesini istedim. Sonra yeniden sipariş verdim. Ertesi gün baktığımda satıcı siparişimi değiştirerek bana başka bir ürün göndermeye hazırlanıyor. İşin ilginci ilk aldığım ürün ve onun yorumları artık silinmişti. Artık bu satıcıya güvenemeyeceğimi anlayıp eski siparişimi de iptal ettim. Hepsiburada'ya durumu bildirdim ve bana bu satıcıyı diskalifiye ettiklerini söylediler. Gelgelelim adam hala orada ve diğer büyük alışveriş sitelerinde de satış yapıyor. Buraya kadar anlattığım kısım çok normal geliyor bana artık. Eminim size de öyle gelmiştir. Bundan sonraki kısım ise gittigidiyor üzerinden aldığım yeni termostatı satıcıya yukarıdaki durumu izah ederek, benzer hatayı ya da kurnazlığı yapmamasını istememle başlıyor. Ardından ürünü sipariş verişim ve ekranı sayısız çizikle dolu, kullanıldığı her halinden belli bir ürün gelişi... Tabi onu da iade ettim. Yeni bir tane daha aldım ama bu defa alışverişi arkadaşıma yaptırdım çünkü internette veya normal hayatta böyle absürt durumların beni bulma ihtimalinin çok yüksek olduğuna artık yakinen inanmaya başladım.

Amerika serüvenimin ardından Türkiye'ye döndüğümden bu yana neredeyse bir yıl geçti. Hayatımdaki son iki yılı birbiriyle kıyaslayacağım bir yazı planım var. O bir kenarda dursun. Burada küçük bir mukayeseyle iki yıldan bir kaç kısa anekdot vereyim. Ben Amerika'dayken bir internet sitesinden yaptığım alışverişte bu şekilde vaktimin harcanacağı veya dolandırılma korkusu yaşayacağım bir durum yaşamadım fakat bu aynı durumların Amerika'da olmadığı anlamına gelmiyor. Mesela Amazon üzerinden aldığım bir ürün hatalı gönderilmişti. Ben satıcıya ürünü iade etmeden satıcı bana doğrusunu gönderdi. Türkiye'de Hepsiburada gibi siteler sizin satıcı ile görüşmenize imkan tanımıyor. Gittigidiyor üzerinde bu imkan var ama orda da satıcılar sizi takmıyor. En azından Gittgidiyor da para garantörde kaldığı için içiniz rahat o da Ebay sistemi zaten. Açık söylemek gerekirse, Amerika'da banka işlemlerinden kredi kartı işlemlerinde de benzer korkular yaşamadım. Hatta hatalı yaptığım bazı işlemlerin faturasını bile bana kesmedikleri birçok olay yaşadım. Türkiye'de ise hep dolandırılacağım korkusu yaşıyorum. İnternet sağlayıcılarının uyanıklığı. Telefon operatörlerinin kurnazlığı hangi birisini sayayım. Mesela hem internet hem de telefon operatörleri size bir internet paketi sağlayıp yaşadığınız hız kesilmelerinin, internet kopmalarının kısacası size hizmet vermedikleri anların da sizden parasını alıyor. Bunlar çoğunuz için dert bile değil eminim. Ama herkesten birer liralık hizmet kesildiğinde, seksen milyon kişiden alınan bu birer lira taş atıp kol yorulmadan kazanılan yüklü bir para oluyor. 

                                                        


             İnternetten yaptığınız alışverişlerin termostatı var bir de: Kullanıcı yorumları. Onlar, bir defa onlar bu yazı kadar uzun değil. Sonra onları birçok kişi söylüyor ve onların herbirinin meşrebi ayrı. Kimisi çok titiz; en ufacık şeyi hata kabul ediyor. Kimisi çok umursamaz en büyük hatayı bile "Olur o kadar" diyerek geçiştiriyor. Kimisi ılımlı, kimisi alıngan, kimisi kargocudan şikayetçi, kimisi satıcıdan, kimisi yıldızlar yağdırıyor kimisi teşekkürler. Kimisi de var yorumlara sığmıyor bloglara taşıyor işi. Aldığınız üründen daha kıymetli olan bir şey varsa işte o, ürün hakkındaki yorumlardır. Çünkü tecrübe parayla satın alınamaz derdi kıymetli bir dostum. Bundan dolayı ben gelecekte alışveriş sitelerinin satılan ürün yorumlarını görmeniz için sizden para kesebileceği kanaatindeyim. Bunu da buraya yazmış olayım. 

      Sonuç olarak, "Şimdi ben ne yapmalıyım?" soruyorum size. Çoğunuz şunu diyebilirsiniz: "Bence bunun tek bir çözümü var beğenmiyorsan çekip gitmelisin!" Ama dolandırıcılar gitse ya da onların bunu yapmasına imkan verenler gitse olmaz mı? diye cevap versem, "Hayır ne dolandırıcılar ne de onlara imkan tanıyan sistemler gitmesin, sen git! Çünkü sen, çünkü sen hep memnuniyetsiz, hep şikayetçi, hep eleştiren, hep muhalif söylemleri olansın! Bu ülkedeki hiçbir şey seni memnun etmiyor! Hep bir isyan modundasın! Bu nedenle senin gibi isyancılar gitmeli!" Çünkü sessiz sedasız insanları dolandıranlar zaten elde ettikleri paralar 23kg'lık iki bavulu aştığında çoktan gitmiş oluyor! O nedenle, onlar zaten gidiyor bir şekilde, çiftlik bank, istanbul bilişim örneklerinde olduğu gibi, asıl gitmesi gereken sensin!". 

Bana olayı termostattan buraya getirttiniz ya size helal olsun! Alın size cevabım:

 "Ben gidersem, Türkiye gider" :)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ds-160 formu, hatalar ve çözüm

Ds-160 formu ABD vizesine başvurmak için doldurulan temel bir formdur. Formla ilgili ciddi bir stres yaşadığım için normal yazılarımın içeriğinden farklı olarak bu konuya birilerine yardımcı olmak adına yer vermek istedim. İlgili olmayanlar sizi diğer yazılarımı okumaya davet ediyorum:)  Ds-160 ABD vize formu cennete gidenlerin doldurabileceği türden. Cennete alıyorlar sanki sizi o nedenle de böyle zorluyorlar. Cennete gideceklerin bile hataları olduğuna göre, bu formu doldururken hata yaptınız diye dert etmeyin. Aslında işi bilirseniz yarım saatte dolduruluyor. Nitekim ikinci Ds-160'ı düzenlemek yarım saat sürmedi. Birinciyi sormayın :)  Öncelikle belirtmeliyim ki, konuyla ilgili Türk internet sitelerinde düzgün bir yanıt bulamadım. Bir cevap varsa bilmiyorum, ben bulamadım. Şimdi, bundan sonra başına benzer problem gelebilecekler için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bu yazı sütten ağzı yanan birinin kaleminden dökülmüştür. Öncelikle yazı, hatasını düzeltmek ist

Tübitak'ın 2214-A Bursuna Başvurmak: Davet mektubu

Tübitak 2214-A yazı dizisini yaklaşık 11 aylık bir sürecin sonunda yazma ihtiyacı duydum. Çünkü 2214-A burs serüveni ciddi bir emek gerektirmekteydi ve gereken emeği harcayarak bugüne gelince, bu yola düşenlerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. Birazdan bu serüvenimi noktasına virgülüne varana dek size aktaracağım. Ancak bunu bölüm bölüm sunmanın daha faydalı olacağını umarak, davet mektubu almak la ilgili yaşadıklarımı bu yazıda anlatacağım. Bu arada, yazının muhatapları akademik camiada yer alan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tamamı olabilir. Ancak bir projenin ve çalışmanın nasıl geliştiğini merak eden herkes de gayet tabî, bu yazı dizisinden istifâde edebilir. O halde başlayalım: Tâ lise yıllarımda Tübitak diye bir kurumdan haberdar olmuştum. Bazılarınız "Geç kalmışsın" diyebilir, hiç sorun değil. Şuan geldiğim noktada, hayatta öğrenmem gereken o kadar çok şeye geç kaldığımı görüyorum ki. Konuyu dağıtmadan devam edelim. Tübitak, o

Davet Mektubu Örneği

Tübitak 2214-A bursuna başvururken hocanızın size nasıl bir mektup yazacağını ona iletmeniz açısından iş görecek bir örnek sunacağım.  Ben Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakültem adına (Üniversite ve fakülte adının ve ambleminin yer aldığı antentli kağıdıyla) aşağıdakine benzer bir mektup yazdım. Tübitak'ın benden istediği şartları orada sıraladım. Böylece Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakülte dekanlığının imzaladığı bir metinde meramımı iletmiştim. O da kendi üniversitesinin antentli kağıdına yazdığı şu mektubu pdf. olarak göndermişti.  Hocanıza "örnek olarak bu türden bir şeye ihtiyacım var" derseniz, işiniz kolaylaşabilir.  Tabi bunu fakültenizin ağzıyla söylerseniz işler daha da kolaylaşabilir. Böyle bir mektup hazırlar bunu başvurmak istediğiniz tüm üniversitelere de proposal ve cv ekleyerek gönderirseniz yine iş görmesi açısından etkili olabilir. Denemekte ve sonucu burada paylaşmakta yarar var. O halde, herkese kolaylıklar.