Ana içeriğe atla

Ev Alırken Dikkat Edilecekler: Hayat eve sığar!




Şimdiye dek, tecrübelerim arasında en kayda değer olanlardan biri de ev alma tecrübem. Ev almak bana, hayatın eve sığmadığını defalarca kanıtladı. Hayat eve sığsaydı, alınan evde bir vidası olan onlarca kişiyle muhatap olmaz, onların işlerini nasıl da baştan savma yaptıklarına şahit olmazdım. Demek ki hayat eve sığmıyormuş! Aksine o evin dışına da taşıyormuş! Normal şartlarda aldığınız eve anahtarınızı alır, aboneliklerinizi yapar ve girersiniz. Ne yazık ki ev almanın mutluluğunun ciddi bir strese dönüşmesine şahit olarak bu yazıyı kaleme alıyorum.  Şimdi, belki sizin hiç tecrübe etmeyeceğiniz ama tecrübe etme ihtimaliniz her zaman mevcut olan birtakım hususlardan söz edeceğim.
Yarın bir gün ev alacak olanlar!  Şu anda ev almak üzere olup tapu işlemlerine gidenler! Bir dakika! Acele etmeyin! Düşünün! Duygularınızı, heveslerinizi, hayallerinizi bir tarafa bırakın ve aklınızla hareket edip düşünün!
Ev alma serüvenimi uzun uzadıya anlatmayacağım. Fakat başıma gelen absürt durumların aşağıdaki önerileri size iletmeme neden olduğunu belirtmeliyim:
1-    Beğendiğiniz evin yeryüzündeki tek ev olmadığını unutmayın! Bunu, içinizden sürekli tekrar edin! Aksi takdirde evi almak zorunda olduğunuzu hissetmeniz mümkün. Bugün yaptığımız en büyük hatalardan biri, pazarlamacıların ihtiyacımız olmayan birçok ürünü temel ihtiyaçlarımıza iliştirerek bize satmalarına karşı gafil oluşumuz.
2-    Evin görsel olarak sizi etkilemesine sakın aldanmayın. Çünkü parıldayan granit zemin, spot ve let aydınlatmalar, işlemeli kapılar, balkondaki manzaranın güzelliği sizi etkisi altına alacaktır. Ancak evi satın aldıktan sonra bu görüntünün arka planında karşılaştığınız şeyler canınızı fazlasıyla sıkabilir.
3-   Evi görmeye gittiğinizde emlakçının veya satıcının sizi evi almaya teşvik edecek hamlelerine hazır olun. Evin taliplerinin çok olması, hatta böyle olduğuna dair bir senaryonun bile civarda bulunan insanlarla desteklenmesi gibi durumlarla karşılaşabilirsiniz.
4-    Dış kapıdan girerken doğalgaz sayacının takılı olup olmadığına, içeride ise kalorifer petekleri ve kombinin bulunup bulunmadığına bakmayı ihmal etmeyin. Kısacası doğalgazın binada aktif olarak mevcut olduğundan emin olun. Öte yandan, elektrik ve su tesisatlarının size abonelik ücreti dışında bir maliyet çıkarmaması için gözünüzü dört açın.
5-    Dış kapının montajına, kalitesine rüzgâr geçirip geçirmediğine bakın. Kapının montajı düzgün yapılmamışsa ileride yeniden kapı taktırmak zorunda kalabileceğinizi unutmayın.
6-   İçeride âtıl alanların nasıl değerlendirildiğine dikkat edin. Eşyalarınızı nereye nasıl koyabileceğinizi ölçün biçin, yoksa hoşlandığınız birçok eşyadan vazgeçmek zorunda kalabilirsiniz.
7-     Su tesisatını, muslukları, klozeti ve duşa kabini, bataryaları teker teker inceleyin. Tabi bu incelemeyi binada elektrik ve su yokken yapamayacağınız için ileride bunlarla ilgili olumsuzluklara hazırlıklı olun.
8-     Elektrik aksamını ve panjurların çalışmasını test edin. Yine elektriğiniz yoksa onları da incelemeniz mümkün olmayacak.
9- Pencerelerin montajına ve rüzgâr geçirip geçirmediğine dikkat edin. Sürgülü pencereleri olan bir eve her zaman rüzgâr gireceğini aklınızın bir köşesinde tutun.

Yukarıda saydığım dokuz maddeyi özetleyecek olursam; evin içerisinde ve dışarısında kullanılan malzemenin kaliteli olmasına özen gösterin. Öte yandan, kaliteli bir malzeme, beceriksiz veya işinin hakkını vermeyen bir işçinin elinde beş para etmez bir hale gelebilir. Hem malzemeden hem de malzemenin güzel bir işçilikle montajının yapılmış olduğundan emin olmadan evi satın almayın.
Evi bütün kusurlarına rağmen beğendiyseniz ve giderilebilir kusurlarıyla almaya karar verdiyseniz;
1-    Emlakçıya size vadettiği sözleri yerine getirene dek ödeme yapmayın. Örneğin, kapılardan biri açılıp kapanmıyor diyelim. Emlakçı: “Müteahhitin garantisi var, onun ekibi gelir, yapar!” deyip içinizi rahatlatabilir. Unutmayın! Emlakçıya parasını ödediğinizde, onun vadettiklerini yapması hala muhtemelken, evi direk müteahhitin kendisinden almadıysanız, satıcıya veya emlakçıya ulaşamayıp müteahhitle telefon görüşmelerinde gerginlik yaşamanız da olası. Müteahhite gelince o da: “Ben düzgün teslim ettim” deyip topu taca atabilir.
2-    Tapuyu almaya gittiğinizde, evin sahibinden anahtarları, yapı izin belgesini, su, elektrik ve doğalgaz aboneliklerinizi yapacağınız evrakları da beraberinde getirmesini isteyin. Sonra tapuyu elinize alır, evin anahtarlarını almak için kapıcı veya komşu arayabilirsiniz. Öte yandan, yapı izin belgesi için ise belediyenin yolunu tutup para ödemeden almanız gereken bir belgeye para ve zaman harcamak zorunda kalabilirsiniz.
3-    En çok dikkat edilecek husus, evinize aboneliklerinizi ve temizliği yaptırıp girebileceğiniz bir ev almanızdır. Yani sıfır daire alıp kapısını yeniden yaptırmak, bacasını söktürmek, duvarını kırdırmak vs. gibi aslen yapmanız gerekmeyen kusurlu işçiliklerin parasını ve zamanını sizden almalarına müsaade etmeyin. Bunun dışında yaptıracağınız kişisel tüm işleri eve girmeden yaptırın. Örneğin, cam balkon, sineklik, pervaz vs… Aksi takdirde, eşyalarınızın üzerinde matkapla çalışan ustalarla tartışmak zorunda kalabilirsiniz.
4-    İmkânınız var ve aceleniz yoksa! (Zaten aceleniz olmamalı! Çünkü karpuz almıyorsunuz.) Evi yağmurlu, güneşli ve rüzgârlı havalarda bir görün, derim. Özetle, evin farklı hava koşullarında size farklı görünümleri olacağını aklınızda tutun.
Sonuç olarak, duygularınızı bir kenara koyun ve istediğiniz her şeyi size sunmadan kimseye dişinizden tırnağınızdan artırdığınız paranızı teslim etmeyin! Aksi halde, hizmeti ya da ürünü satan muhataplarınızın yapması gereken işleri siz yapıp fazladan para ve zaman harcarsınız! Yaptığınız alışverişlerde, ödediğiniz miktar artıp aldığınız hizmet de ödediğiniz paraya göre az veya yetersiz olunca, kazıklanmış olma hissiniz ödediğiniz paradan büyük olabilir.
Unutmadan söyleyeyim: Koronada “Hayat eve sığar” evet. Eğer siz bu dediklerime dikkat etmezseniz, siz aldığınız eve sığamayabilirsiniz, bu da koyar adama! Alışveriş yaparken yukarıda saydığım hususları ve muhtemel sorunlarda mağdur olmamanız için alışverişinizi ve hangi şartlarla aldığınızı yazılı bir sözleşmeyle garanti altına alın.
Son bir hatırlatma:
Hayat eve, para cebe, sağlık bedene, zaman aleme sığar! 
Seyfi der ki öğüt akla, merhamet kalbe, yazı kaleme sığar!

Yorumlarda tecrübelerinizi paylaşarak, benzer sorunları başkalarının yaşamaması için yardımcı olabileceğinizi unutmayın!


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ds-160 formu, hatalar ve çözüm

Ds-160 formu ABD vizesine başvurmak için doldurulan temel bir formdur. Formla ilgili ciddi bir stres yaşadığım için normal yazılarımın içeriğinden farklı olarak bu konuya birilerine yardımcı olmak adına yer vermek istedim. İlgili olmayanlar sizi diğer yazılarımı okumaya davet ediyorum:)  Ds-160 ABD vize formu cennete gidenlerin doldurabileceği türden. Cennete alıyorlar sanki sizi o nedenle de böyle zorluyorlar. Cennete gideceklerin bile hataları olduğuna göre, bu formu doldururken hata yaptınız diye dert etmeyin. Aslında işi bilirseniz yarım saatte dolduruluyor. Nitekim ikinci Ds-160'ı düzenlemek yarım saat sürmedi. Birinciyi sormayın :)  Öncelikle belirtmeliyim ki, konuyla ilgili Türk internet sitelerinde düzgün bir yanıt bulamadım. Bir cevap varsa bilmiyorum, ben bulamadım. Şimdi, bundan sonra başına benzer problem gelebilecekler için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bu yazı sütten ağzı yanan birinin kaleminden dökülmüştür. Öncelikle yazı, hatasını düzeltmek ist

Tübitak'ın 2214-A Bursuna Başvurmak: Davet mektubu

Tübitak 2214-A yazı dizisini yaklaşık 11 aylık bir sürecin sonunda yazma ihtiyacı duydum. Çünkü 2214-A burs serüveni ciddi bir emek gerektirmekteydi ve gereken emeği harcayarak bugüne gelince, bu yola düşenlerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. Birazdan bu serüvenimi noktasına virgülüne varana dek size aktaracağım. Ancak bunu bölüm bölüm sunmanın daha faydalı olacağını umarak, davet mektubu almak la ilgili yaşadıklarımı bu yazıda anlatacağım. Bu arada, yazının muhatapları akademik camiada yer alan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tamamı olabilir. Ancak bir projenin ve çalışmanın nasıl geliştiğini merak eden herkes de gayet tabî, bu yazı dizisinden istifâde edebilir. O halde başlayalım: Tâ lise yıllarımda Tübitak diye bir kurumdan haberdar olmuştum. Bazılarınız "Geç kalmışsın" diyebilir, hiç sorun değil. Şuan geldiğim noktada, hayatta öğrenmem gereken o kadar çok şeye geç kaldığımı görüyorum ki. Konuyu dağıtmadan devam edelim. Tübitak, o

Davet Mektubu Örneği

Tübitak 2214-A bursuna başvururken hocanızın size nasıl bir mektup yazacağını ona iletmeniz açısından iş görecek bir örnek sunacağım.  Ben Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakültem adına (Üniversite ve fakülte adının ve ambleminin yer aldığı antentli kağıdıyla) aşağıdakine benzer bir mektup yazdım. Tübitak'ın benden istediği şartları orada sıraladım. Böylece Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakülte dekanlığının imzaladığı bir metinde meramımı iletmiştim. O da kendi üniversitesinin antentli kağıdına yazdığı şu mektubu pdf. olarak göndermişti.  Hocanıza "örnek olarak bu türden bir şeye ihtiyacım var" derseniz, işiniz kolaylaşabilir.  Tabi bunu fakültenizin ağzıyla söylerseniz işler daha da kolaylaşabilir. Böyle bir mektup hazırlar bunu başvurmak istediğiniz tüm üniversitelere de proposal ve cv ekleyerek gönderirseniz yine iş görmesi açısından etkili olabilir. Denemekte ve sonucu burada paylaşmakta yarar var. O halde, herkese kolaylıklar.