Ana içeriğe atla

Baba: 31 Ocak



Her yıl ABD, Haziranın Üçüncü Pazarını “Babalar Günü” olarak kutluyor. Tabi ben hemen başta konunun menşeine dair cehaletimi izhar etmeliyim. Bir haberi okuyunca, bizim de ABD’yi takip ederek Hazira’nın üçüncü Pazarı’nda mezkûr günü kutladığımızı gördüm. Bu habere göre, İrlanda, Meksika, İngiltere, Kanada, Hindistan gibi ülkeler de mezkûr günü “Babalar Günü” olarak kutluyor. Fakat, Avustralya gibi bazı ülkeler de farklı bir günü “Babalar Günü” olarak kutlamayı tercih ediyor. Avustralya bu gün için, Eylül’ün ilk Pazarını tercih ediyor. Norveç, İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler de Kasım’ın İkinci Pazarında kutluyor aynı günü. İtalya, İspanya, Portekiz gibi katı Roma-Katolik geleneğine bağlı olanlardan bazıları ise 19 Mart’ta kutluyor bugünü. 19 Mart’ta kutlama, onların inancına göre, İsa’nın annesi Meryem’in kocası Saint Joseph onuruna verilen ziyafetin bugüne tekabül etmesine dayanıyor. Çin de ise Babalar günü 8 Ağustos’ta kutlanıyor. Çünkü Çince’de, 8 kelimesi onlardaki baba kelimesinin “Ba” hecesine denk gelirmiş. Aynı zamanda, Ağustos kelimesinin sekiz kelimesi ile birleşmesi de "baba" kelimesini ortaya çıkarıyormuş. “8 Ağustos” yani Çince’de “Baba”.  Kanatimce, eğer doğruysa,  bunlar arasından en tercihe şayan kendi kültürüne uygun olarak Çinlilerin seçtiği gün. Çünkü, en azından 8 Ağustos, kelime anlamıyla da Çince'de “Baba” kelimesini karşılıyormuş.  Mesele hakkında bu detayları veren VOA news (Amerika’nın Sesi Haberler) haber sitesi içinde “Baba” (father) geçen bir sözün hikayesini veriyor. Söz hoşuma gittiğinden sizinle de paylaşmak istiyorum:

“Success has many fathers, but failure is an orphan”.

Başarının babası çoktur da başarısızlık yetimdir.

Sonucunda başarısızlık olan işleri kimsenin sahiplenmediğini, başarıyı sahiplenmede ise herkesin en ön sırada olduğunu ifade eden  güzel bir sözü böylelikle blog duvarlarıma yazmış olayım.

Gelelim, bu sözü ilk ifade edenin Amerika Başkanlarından John F. Kennedy oluşuna. Kennedy 1961’de bir konuşmasında Amerika’nın Domuzlar Körfezi Çıkarması (Bay of Pigs) hakkında konuşurken buna benzer bir ifade kullanıyor.  Wikipedia’dan aldığım bilgilere göre, 1961 yılında ABD´nin desteğini arkasına alan sürgündeki KübalılarınFidel Castro rejimini yıkmak için gerçekleştirdikleri başarısız işgal girişimi olarak tanımlanıyor, bu çıkarma.  Adını, çıkarmanın yapıldığı körfez olan Playa Giron'dan aldığına da işaret ediliyor. Alakasız ama hemen belirteyim, Wikipedia’nın bilgi vermesi açısından bazen bir çöplük gibi olduğunu söyleyebiliriz. Fakat ben internet referanslarım arasında Wikipedia’yı  bu tür hususlarda kullanışlı buluyorum.

Kennedy’in konuşması içinde “father” kelimesi geçen mezkur ifade ise şöyle:

“Victory has 100 fathers and defeat is an orphan.”

“Zaferin 100 babası vardır ve yenilgi bir yetimdir.”

“Father” kelimesiyle ilgili bir anekdota yer verdiğim bu yazımda VOA News yazarlarından Anna Matteo’nun bugünkü yazısından bazı kesitleri sundum. Her günün “Babalar Günü” olduğu klişesini bir yana koyarak, bizim için, Türk kültürüne has,  bir “Babalar Günü” belirlemek gerekseydi, Amerika’nın seçtiği Haziran’ın Üçüncü Pazarını seçmek yerine hangi ayın hangi günü tercih edilebilirdi?

Seyfi der ki, en azından bir şeyleri kutlarken özgün olabiliriz. Benim, Türkiye’nin “Babalar Günü”yle ilgili bir önerim var. Tutmaz belki ama “Baba” öneri benden gelsin. Çinlilerden ilham alan bir benzetmeyle: Baba kelimesinin kavramsal anlamını, elimizdeki güneş takviminin hangi günlerinde bulabilirdik sizce?  Birazcık Şahan Gökbakar’ın "Baladırmak" :) kelimesini analizi gibi olsa da işte benim cevabım:

31 Ocak.

Neden mi? Çünkü babanın kavramsal anlamını Türkçe olarak onun tuz gibi kıymetli oluşuyla açıklayabiliriz. Tuzun olmadığı yemekte tat olmadığı gibi babanın olmadığı hayatta da ne tat vardır ne tuz. Yani, baba, biz evlatları için bir tuz mesabesindedir. Hatta buna benzer bir metaforu, “Sini ve İyotlu Tuz” yazımda da paylaştım. Babanın olmadığı hayatın tadı, tuzu yoktur. O halde hayatımız için o, tuzdur. Öte yandan, baba bir ocaktır da. O söndü mü, aile denilen ocak varlığını sürdürse de “Ocağım söndü, nasıl belâdır” dizeleriyle hicaz bir ağıt yakarız. Bu nedenle rahatlıkla diyebiliriz ki o, bir ocaktır. 

 Şimdi Bahçeli gibi :) bu iki analizi birleştirelim:

 O, tuz ve bir ocak, "toplayın, etti mi size": 31 Ocak? Yani neymiş?

 31 Ocak=Baba.

Ben özgünlükten yanayım. Bu nedenle, babamın geçmiş “31 Ocak, Babalar Günü”nü kutluyorum. Ya siz?

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ds-160 formu, hatalar ve çözüm

Ds-160 formu ABD vizesine başvurmak için doldurulan temel bir formdur. Formla ilgili ciddi bir stres yaşadığım için normal yazılarımın içeriğinden farklı olarak bu konuya birilerine yardımcı olmak adına yer vermek istedim. İlgili olmayanlar sizi diğer yazılarımı okumaya davet ediyorum:)  Ds-160 ABD vize formu cennete gidenlerin doldurabileceği türden. Cennete alıyorlar sanki sizi o nedenle de böyle zorluyorlar. Cennete gideceklerin bile hataları olduğuna göre, bu formu doldururken hata yaptınız diye dert etmeyin. Aslında işi bilirseniz yarım saatte dolduruluyor. Nitekim ikinci Ds-160'ı düzenlemek yarım saat sürmedi. Birinciyi sormayın :)  Öncelikle belirtmeliyim ki, konuyla ilgili Türk internet sitelerinde düzgün bir yanıt bulamadım. Bir cevap varsa bilmiyorum, ben bulamadım. Şimdi, bundan sonra başına benzer problem gelebilecekler için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bu yazı sütten ağzı yanan birinin kaleminden dökülmüştür. Öncelikle yazı, hatasını düzeltmek ist

Tübitak'ın 2214-A Bursuna Başvurmak: Davet mektubu

Tübitak 2214-A yazı dizisini yaklaşık 11 aylık bir sürecin sonunda yazma ihtiyacı duydum. Çünkü 2214-A burs serüveni ciddi bir emek gerektirmekteydi ve gereken emeği harcayarak bugüne gelince, bu yola düşenlerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. Birazdan bu serüvenimi noktasına virgülüne varana dek size aktaracağım. Ancak bunu bölüm bölüm sunmanın daha faydalı olacağını umarak, davet mektubu almak la ilgili yaşadıklarımı bu yazıda anlatacağım. Bu arada, yazının muhatapları akademik camiada yer alan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tamamı olabilir. Ancak bir projenin ve çalışmanın nasıl geliştiğini merak eden herkes de gayet tabî, bu yazı dizisinden istifâde edebilir. O halde başlayalım: Tâ lise yıllarımda Tübitak diye bir kurumdan haberdar olmuştum. Bazılarınız "Geç kalmışsın" diyebilir, hiç sorun değil. Şuan geldiğim noktada, hayatta öğrenmem gereken o kadar çok şeye geç kaldığımı görüyorum ki. Konuyu dağıtmadan devam edelim. Tübitak, o

Davet Mektubu Örneği

Tübitak 2214-A bursuna başvururken hocanızın size nasıl bir mektup yazacağını ona iletmeniz açısından iş görecek bir örnek sunacağım.  Ben Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakültem adına (Üniversite ve fakülte adının ve ambleminin yer aldığı antentli kağıdıyla) aşağıdakine benzer bir mektup yazdım. Tübitak'ın benden istediği şartları orada sıraladım. Böylece Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakülte dekanlığının imzaladığı bir metinde meramımı iletmiştim. O da kendi üniversitesinin antentli kağıdına yazdığı şu mektubu pdf. olarak göndermişti.  Hocanıza "örnek olarak bu türden bir şeye ihtiyacım var" derseniz, işiniz kolaylaşabilir.  Tabi bunu fakültenizin ağzıyla söylerseniz işler daha da kolaylaşabilir. Böyle bir mektup hazırlar bunu başvurmak istediğiniz tüm üniversitelere de proposal ve cv ekleyerek gönderirseniz yine iş görmesi açısından etkili olabilir. Denemekte ve sonucu burada paylaşmakta yarar var. O halde, herkese kolaylıklar.