Ana içeriğe atla

Cardamom I


Ne türlü yazılar yazsam bilmiyorum. Zihnimde birbiriyle alakasız müstakil nice konu dolaşıp duruyor. Çocukluğuma sığınıyorum yine:

Yazılarımın kalbi çocukluğum. Eğrekten New York'a, New York'tan ne yola gidecek ömrüm bilmezken yine de loş ışıklarda demlenmiş çaylarını özlüyorum annemin. Mumlar yanarken yağan karları, karlar donarken yanan mumları özlüyorum.  Hepsi beyaz: Yanan da yağan da. Çocukluğum böyle benim; yanarken de beyaz saçlarımdan, yağarken de beyaz göz yaşlarımdan. Babaannemin kefeni gibi beyaz, mezara koyarken usulca onu. Gözyaşlarım damlıyor üzerine ve bir daha görememek pahasına üzerine toprak atıyorum istemsizce. Durup başucunda, içim yanarken dualar ediyorum: 'Ona acı Allah'ım! Çünkü o benim çocukluğum, o masum!'

Yanar beyaz olan kar ve donar beyaz olan mum. Kar, güneş altında yanarken; mum, güneş altında donar. Gelin görün ki, çocukluğum da öyle. Güneş altında yanan beyaz karlar gibi saftı ama eridi gitti. Soğudukça donan mum gibi, ben büyüdükçe geçmişte donup kaldı. Babaannemin kedisi gibi hep sekiz yaşındaymış gibiydi. Sahi, çocukken kafamı karıştırmak için komşumuzun büyük oğlunun sorduğu o soru, ne kadar da manidarmış: 'Sen küçükken kaç yaşındaydın?' Şimdi cevap verebiliyorum bu soruya: 'Ben küçükken hep 34 yaşındaymışım. Çünkü ne zaman dönüp baksam kendime, hep o küçük çocuğu görüyorum, babaannemin sekiz yaşında olduğunu söylediği kedisiyle oynarken.'

Babaannem, karlar ve mum... Üçü de bembeyaz. Ve çocukluğum... Karanlıklara kar yağarken, mum alevinde seferberlik hikayeleri anlatan babaannemin namaz bürüğü -namaz kılmak için başa örtülen uzun beyaz örtü- gibi beyaz. Yaradan'a secde eden babaannemin başından ayrılmayan namaz bürüğü gibi, benim de başımdan ayrılmıyor çocukluğum Yaradan'a şükrederken.

Çocukluğumun da çocukları var şimdi. Benim gibi büyüyor onlar da. İki küçük çocuk büyüyor benimle birlikte, çocukluğuma dönüp baktığımda büyüyen göz bebeklerim gibi. Ben onları görmeden büyüyen göz bebeklerim. Uzaklaştıkça büyüyen bir sevdanın ressamıyım işte. Kara kışların beyaz karlarla kaplı olması ve yandıkça kara duman lekeleri çıkaran mumların beyaz oluş ironisi özetliyor çocukluğumu. Bunca huzur dolu yılı hatırladıkça yanıp kavrulan ciğerlerimin sotesinde ikamet eden şey işte, çocukluğuma duyduğum o özlem. Gecenin gömleğine puantiye gibi dizilmiş bembeyaz ışıldayan yıldızlar benim çocukluğum. Doğmaya yeminli güneş ise ihtiyarlıktan başkası değil. Güneş göründükçe yıldızlar gibi kayboluyor çocukluğum. Kışları uzayan gecelerde mum ateşinde izlediğim yıldızlara vurgunluğumun illeti bu saf beyaz çocukluğum. Şimdi beyaz mumlar kızıl alevlere teslim olsa, kara kışlar bembeyaz karlar yağdırsa en az diz kapaklarıma kadar gömüldüğüm, babaannem yine beyaz namaz bürüğüne bürünse kefene bürünmeden. 

Karlar erise, mumlar sönse, babaannem yeşil tahta kapılı evimizin önünde yeniden görünse. İşte beş yaşındayım ve kara kiraz ağacının dibinde top oynamaktayım. Bembeyaz tişörtümde kara kiraz lekeleri, babamın kırmızı motosikleti siyah teknesiyle istirahatte kapımızın önünde. Bunca hayale teslim olmuş bir meczubum zaman karşısında. Şimdi siz beni bu nedenle hoş görün ve lütfen hayal kurmamı çocukluğuma verin. Eğer çocukluğuma veremezseniz, hiç olmazsa bana çocukluğumu geri verin. Nolur bana çocukluğumu geri verin! Biliyorum ne çocukluğuma ne de çocukluğumu bana verebilirsiniz. O halde, bırakın beni Garipler Mezarlığı'na bebek gömülmüş minik abim gibi göçebileyim sizin gerçekliklerinizden. 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ds-160 formu, hatalar ve çözüm

Ds-160 formu ABD vizesine başvurmak için doldurulan temel bir formdur. Formla ilgili ciddi bir stres yaşadığım için normal yazılarımın içeriğinden farklı olarak bu konuya birilerine yardımcı olmak adına yer vermek istedim. İlgili olmayanlar sizi diğer yazılarımı okumaya davet ediyorum:)  Ds-160 ABD vize formu cennete gidenlerin doldurabileceği türden. Cennete alıyorlar sanki sizi o nedenle de böyle zorluyorlar. Cennete gideceklerin bile hataları olduğuna göre, bu formu doldururken hata yaptınız diye dert etmeyin. Aslında işi bilirseniz yarım saatte dolduruluyor. Nitekim ikinci Ds-160'ı düzenlemek yarım saat sürmedi. Birinciyi sormayın :)  Öncelikle belirtmeliyim ki, konuyla ilgili Türk internet sitelerinde düzgün bir yanıt bulamadım. Bir cevap varsa bilmiyorum, ben bulamadım. Şimdi, bundan sonra başına benzer problem gelebilecekler için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bu yazı sütten ağzı yanan birinin kaleminden dökülmüştür. Öncelikle yazı, hatasını düzeltmek ist

Tübitak'ın 2214-A Bursuna Başvurmak: Davet mektubu

Tübitak 2214-A yazı dizisini yaklaşık 11 aylık bir sürecin sonunda yazma ihtiyacı duydum. Çünkü 2214-A burs serüveni ciddi bir emek gerektirmekteydi ve gereken emeği harcayarak bugüne gelince, bu yola düşenlerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. Birazdan bu serüvenimi noktasına virgülüne varana dek size aktaracağım. Ancak bunu bölüm bölüm sunmanın daha faydalı olacağını umarak, davet mektubu almak la ilgili yaşadıklarımı bu yazıda anlatacağım. Bu arada, yazının muhatapları akademik camiada yer alan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tamamı olabilir. Ancak bir projenin ve çalışmanın nasıl geliştiğini merak eden herkes de gayet tabî, bu yazı dizisinden istifâde edebilir. O halde başlayalım: Tâ lise yıllarımda Tübitak diye bir kurumdan haberdar olmuştum. Bazılarınız "Geç kalmışsın" diyebilir, hiç sorun değil. Şuan geldiğim noktada, hayatta öğrenmem gereken o kadar çok şeye geç kaldığımı görüyorum ki. Konuyu dağıtmadan devam edelim. Tübitak, o

Davet Mektubu Örneği

Tübitak 2214-A bursuna başvururken hocanızın size nasıl bir mektup yazacağını ona iletmeniz açısından iş görecek bir örnek sunacağım.  Ben Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakültem adına (Üniversite ve fakülte adının ve ambleminin yer aldığı antentli kağıdıyla) aşağıdakine benzer bir mektup yazdım. Tübitak'ın benden istediği şartları orada sıraladım. Böylece Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakülte dekanlığının imzaladığı bir metinde meramımı iletmiştim. O da kendi üniversitesinin antentli kağıdına yazdığı şu mektubu pdf. olarak göndermişti.  Hocanıza "örnek olarak bu türden bir şeye ihtiyacım var" derseniz, işiniz kolaylaşabilir.  Tabi bunu fakültenizin ağzıyla söylerseniz işler daha da kolaylaşabilir. Böyle bir mektup hazırlar bunu başvurmak istediğiniz tüm üniversitelere de proposal ve cv ekleyerek gönderirseniz yine iş görmesi açısından etkili olabilir. Denemekte ve sonucu burada paylaşmakta yarar var. O halde, herkese kolaylıklar.