Ana içeriğe atla

İmkânın anahtarı: Rüyâlar



Bugün bir rüyadan yola çıkıyor kelimelerim. Bir otobüs koltuğunda cam kenarına oturmuş, tüketirken yollarını gözlerinin önünden gelip geçen manzaranın bir rüyadan ibaret olduğunu bilmiyor cümlelerim. 
Rüyalar kısacık anlarken koca bir ömrü devirmiş gibi uyandım önceki sabah. Uyandığımda anladım ki, geçip giden zaman kiminin bahtiyarlığı, kiminin ihtiyarlığı, kimininse tek varlığı.  Geri gelsin istemeyiz ömürden geçip giden nice zaman. Bazen de benim gibi uykudan uyanmanın kalır içinizde pişmanlığı ciğerlerinizi yakan. Taşlarla döşenmiş ıslak sokaklarında yürüdüyseniz çocukluğunuzun ve geçmişten geri gelmesini istediğiniz günlerinize sarılmışsanız rüya denilen o kısacık film şeridinde, filmin bitmesiyle ışıkların değil de bağrınızın yanması demek uyanmak. 

Kısalan günlerin uzaması gibi kısalan ömrün uzamasıdır rüyalar. Ömrünüz içinde bir ömrün bahşedilmesidir size onlar. Ölü geçirdiğiniz saatlerde yaşamdan pay almanızdır bir bakıma. Kısacası rüyalar, uzuncası hayatlar olan bir alemdir ayaklarımız onun üstündeyken dönüp duran bu dünya da. 

Gerçekte kısa olduğu söylenen rüyaların uzunca hissedilmesi, bir anda geçip giden ömrün, sonsuzca yaşanacağının habercisi gibidir. Rüyalar başka bir dünyanın varlığının alametidir. Çünkü her şeyin mümkün olduğu yer değildir bu dünya. Oysa onlar, her şeyin imkanlı olduğunu gösterirler.  Zamanla, mekânla olan tüm bağlarınızı koparabilirsiniz rüyadayken. O halde,  rüyalar bu dünyaya ait değildirler. Onlar bizim asıl ait olduğumuz yerdendir. 

Rüya ile gerçek arasında nasıl güçlü bir bağ vardır çözebilir miyiz? Rüyalarımızda tüm duyguları yaşasak da yalan olan bir gerçeğe uyanmıyor muyuz? Aslında yalan olan ve şimdilik bize gerçek gelen bu dünya değil midir? Rüyalardan dünyaya uyanırsınız. Dünyadan ise rüyalara uyursunuz. Yalan olan bu dünya mıdır yoksa uyandığınızda sizi yıllar öncesine götürüp her şeyi iliklerinize kadar hissettiren rüyalar mıdır?

Şairin sevgiliye kavuşma ümidini imkân dairesine aldığını gözlemlediğimiz şu şarkı sözleri, bize hak verir nitelikte:

"Yıldızlara baktırdım fallarda çıkmıyorsun 
Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa 
Pencereden bakmıyor yollara çıkmıyorsun 
Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa 

Yalvarırım mektup yaz beş dakika ayır da 
Su serp yanan bağrıma sağlığını duyur da 
Yaban gülü gibisin dağda kırda bayırda 
Seni dermem imkansız rüyalarım olmasa 

Seviyor özlüyorum seni can pahasına 
Bir fırsat ver n'olursun beni bir daha sına 
Bu aşkı söyleyemem senden bir başkasına 
Seni sormam imkansız rüyalarım olmasa 
Yalvarırım mektup yaz beş dakika ayır da 
Su serp yanan bağrıma sağlığını duyur da 
Yaban gülü gibisin dağda kırda bayırda 
Seni dermem imkansız rüyalarım olmasa 

Rüyalarım olmasa..."

Şarkıyı buradan dinleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=ERV6ci0rl1M

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ds-160 formu, hatalar ve çözüm

Ds-160 formu ABD vizesine başvurmak için doldurulan temel bir formdur. Formla ilgili ciddi bir stres yaşadığım için normal yazılarımın içeriğinden farklı olarak bu konuya birilerine yardımcı olmak adına yer vermek istedim. İlgili olmayanlar sizi diğer yazılarımı okumaya davet ediyorum:)  Ds-160 ABD vize formu cennete gidenlerin doldurabileceği türden. Cennete alıyorlar sanki sizi o nedenle de böyle zorluyorlar. Cennete gideceklerin bile hataları olduğuna göre, bu formu doldururken hata yaptınız diye dert etmeyin. Aslında işi bilirseniz yarım saatte dolduruluyor. Nitekim ikinci Ds-160'ı düzenlemek yarım saat sürmedi. Birinciyi sormayın :)  Öncelikle belirtmeliyim ki, konuyla ilgili Türk internet sitelerinde düzgün bir yanıt bulamadım. Bir cevap varsa bilmiyorum, ben bulamadım. Şimdi, bundan sonra başına benzer problem gelebilecekler için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bu yazı sütten ağzı yanan birinin kaleminden dökülmüştür. Öncelikle yazı, hatasını düzeltmek ist

Tübitak'ın 2214-A Bursuna Başvurmak: Davet mektubu

Tübitak 2214-A yazı dizisini yaklaşık 11 aylık bir sürecin sonunda yazma ihtiyacı duydum. Çünkü 2214-A burs serüveni ciddi bir emek gerektirmekteydi ve gereken emeği harcayarak bugüne gelince, bu yola düşenlerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. Birazdan bu serüvenimi noktasına virgülüne varana dek size aktaracağım. Ancak bunu bölüm bölüm sunmanın daha faydalı olacağını umarak, davet mektubu almak la ilgili yaşadıklarımı bu yazıda anlatacağım. Bu arada, yazının muhatapları akademik camiada yer alan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tamamı olabilir. Ancak bir projenin ve çalışmanın nasıl geliştiğini merak eden herkes de gayet tabî, bu yazı dizisinden istifâde edebilir. O halde başlayalım: Tâ lise yıllarımda Tübitak diye bir kurumdan haberdar olmuştum. Bazılarınız "Geç kalmışsın" diyebilir, hiç sorun değil. Şuan geldiğim noktada, hayatta öğrenmem gereken o kadar çok şeye geç kaldığımı görüyorum ki. Konuyu dağıtmadan devam edelim. Tübitak, o

Davet Mektubu Örneği

Tübitak 2214-A bursuna başvururken hocanızın size nasıl bir mektup yazacağını ona iletmeniz açısından iş görecek bir örnek sunacağım.  Ben Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakültem adına (Üniversite ve fakülte adının ve ambleminin yer aldığı antentli kağıdıyla) aşağıdakine benzer bir mektup yazdım. Tübitak'ın benden istediği şartları orada sıraladım. Böylece Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakülte dekanlığının imzaladığı bir metinde meramımı iletmiştim. O da kendi üniversitesinin antentli kağıdına yazdığı şu mektubu pdf. olarak göndermişti.  Hocanıza "örnek olarak bu türden bir şeye ihtiyacım var" derseniz, işiniz kolaylaşabilir.  Tabi bunu fakültenizin ağzıyla söylerseniz işler daha da kolaylaşabilir. Böyle bir mektup hazırlar bunu başvurmak istediğiniz tüm üniversitelere de proposal ve cv ekleyerek gönderirseniz yine iş görmesi açısından etkili olabilir. Denemekte ve sonucu burada paylaşmakta yarar var. O halde, herkese kolaylıklar.