Lisansı bitirdiğim yıl, askerliği de bir an evvel bitirmeliyim düşüncesi zihnimde epey yer etmişti. Çünkü o zamanlar, yaş ilerledikçe askerlik daha zor ifa edilecek bir görev olacağı kanaatindeydim. Öte yandan, ileri görüşlü olduğum için de:) bedelliyi beklemeyi hiç aklımdan geçirmedim. Askere gitmesem de bedelliyi beklesem; biliyorum, kesin şartlarım tutmazdı. Ya "yaş"tan ya kurudan bir sebeple o askerliği gidip yapardım ben. O nedenle hiç zorlamadım, gerekeni yaptım ve askere gittim.
Az önce hiç zorlamadım dedim evet. Ancak o askere gitmemek için hiç zorlamadım, demekti. Aksine ben, askere gidebilmek için çok zorladım. Hayatı bilirsiniz; bize istediklerimizin zıddıyla gösterir gerçek yüzünü. Ben askere gitmek istedikçe, askerlik benden kaçtı resmen. Diğer taraftan bakıyorum da, askere gitmemek için büyük çaba harcayıp bir trafik kontrolünde, "asker kaçağı bu, alın bunu" diyerek zorla askere götürülenler var. Benim gitmek isteyişime engel olan durum ise, yüksek lisansa kayıt yaptırdıktan sonra, bozdurduğum askerlik tecilimi, benim haberim olmadan üniversitenin tekrar aktifleştirmesiymiş. Ben de bunu sülüs almaya gittiğimde öğrenmiştim. Gel gelelim, aralık ayında gidememiştim askere. Hemen sonraki nisan ayında gidebilmiştim. Yani dört ay sonra gittim. İşte o dört ay içinde şuan geldiğim yerin küçük anahtarı varmış, onu almam gerekiyormuş. O zamanlar bunun benim için kötü bir durum olduğunu düşünüyordum oysa. Öyle ki, birgün görev yaptığım Mehmetçik Dersanesinde bu durumu düşünürken, kütüphanenin rafından aldığım bir edebiyat kitabını açtığımda karşıma 16. yüzyılda yaşamış Usûlî'nin beni şoke eden o beyiti çıktı. Beyit sanki düşündüklerimin yanıtıydı. Beyit bir kenarda dursun hele siz de merak ediverin.
Öte yandan, nizamiyenin kapısından ilk girdiğimiz gün, bizi karşılayan usta asker Mevlüt Çavuş'un ifadelerinı hiç unutmam. Onu da aklıma gelmişken yazayım. Çavuş'un ifadeleri, aslında bildiğim fakat önemsemediğim gerçekliklerden birini bana hatırlatmıştı. Herkesin kaderinin veya imtihanının farklı oluşu gerçeğiydi bu. Mevlüt Çavuş, bizi bölüğe götürürken şöyle diyordu:
"Şimdi size; askerlik şöyle zor, böyle ızdırap, bitmez bu askerlik diyen çok kişi olacak. Sakın aldırmayın, bu tür sözlere. Çünkü askerlik herkesin kendi tecrübesidir. Onunki tuvalette geçer, bununki nöbette, diğerininki başka bir şekilde başka bir yerde. Onun tecrübesi sizi korkutmasın! Siz kendi tecrübenizi yaşayacaksınız."
Kişisel gelişim koçluğu yapmadan merak ettiğiniz o beyiti söyleyeyim. Ne mi diyordu Usûlî? Buyurun:
"Gel temâşâ kıl Hakk'ın takdîrini
Gör bu güzel takdîrin tedbîrini"
Yorumlar
Yorum Gönder