İzlediğim bir haber, Düzce'de beyaz Doğan bir aracın öldüğünü söylüyor:). Doğan marka araç taklalar atınca dürülüp bükülüp atılan bir kağıda dönmüş ve içindeki beş genç ise kendilerine milat olacak bir kazadan sağ kurtulmuş. Benim de buna benzer ama hafif atlattığım bir miladım var:
Sene 2008 Vefa'da bir yurtta kalıyorum. Yaz tatili gelmiş yurttan ayrılacağım. Eşyalarımı taşımak için hala oğlu arkadaşıyla birlikte yardıma geldi. Hala oğlunun arkadaşı; siyah Doğan marka bir aracı yurdun kapısının önüne çekti. Araç, kapılarının açılmasıyla birlikte birden bire herkesin ilgi odağı haline geldi. İnsanlar aracın başına toplanmaya başladı. Bunun sebebi ise aracın kapılarının bilinenin aksine yukarı doğru açılmasıydı. Bunun yanında aracın dış aksamından iç aksamına her şey değiştirilip araca "yeniden Doğan" bir görünüm kazandırılmıştı:) Bu haliyle de araç etraftan ilgi toplamayı başarıyordu.
Kalabalığın arasında arabaya eşyaları yükledik ve yola koyulduk. Derken, otobanda yanımızda bir araç beliriverdi. Araç bir gerimizde kalıyor bir önümüze geçiyordu ve yakıtıyla beraber de bir porsiyon kuru fasülye yemiş gibi egzozundan sesler çıkarıyordu. Buna mukabil bizim araç altta kalmıyor, ben Süleymaniye'den geliyorum ulan! Süleymaniye'den kuru fasülye yemeden döner miyim hiç dercesine arka yanından büyük bir gürlemeyle ilerliyordu. Bizim modifiyeci yol ayrımına geldiğimiz bir noktada, son bir hamle ile malum kapıları açma numarasını yaptı. Bu hamleyle hem beni hem de otoban boyunca kapıştığı diğer magandayı hayretlere düşürdü. Maganda kapıları yukarı doğru açılmış görünce "Allah'ım Azrail kanatlarını mı açtı" der gibi bakarken az kalsın yol ayrımındaki refüje girecekti. Son anda direksiyonu kırdı ve soldaki yoldan devam etti. Biz sağ taraftan yolumuza devam ediyorduk etmesine ama ters giden bir şey vardı. Devamlı olarak açık kapıdan yandaki araca baktığım için önüme yeni dönmüştüm. Bir de ne göreyim ön kaputumuz ön cama yapışmıştı. Bunu görünce "heralde aracın bütün kapakları tek düğmeyle açılıp kapanıyordur" dedim içimden. Halaoğlu ön koltuktan direksiyona doğru bir hamle yapıp direksiyonu tutup en sağa çevirdi ve ani bir hareketle bizi geriden gelen araçların önüne attı. Kaputumuz açılmıştı bir kere ve akümüz de çalınacaktı kesin:) Arkadaki araçlar önümüzü göremediğimizi nerden bilsin, doğal olarak aralıksız sellektör yapıp kornaya basıyorlardı. Ne var ki o gün ölmeyecekmişiz.
Direksiyonu halaoğlu; gaz, fren, debriyaj üçlüsünü bizim modifiyeci kullandığı halde, sağ tarafa emniyet şeridine vardık. Kaputu kapatıp kalan yolu da üç ihlas bir fatiha ile bitirdik.
Eve eşyaları bıraktıktan sonra, modifiyeci arkadaşın ifadeleri (küfür içerir uyarayım şimdiden!) bir daha o araca binmemiz için bizi motive etmeye yetti: "Arabaya nazar değdi a.q!"
Yorumlar
Yorum Gönder