Ana içeriğe atla

Salt müziğin eleştirisi


Hayatın hengâmesi içinde müzik insanın can yoldaşı desek biraz abartmakla birlikte doğru söylemiş oluruz. Hepimiz her gün müziğin yoldaşlığından nasipleniyoruz. Müziksiz günlerimiz ise tatsız tutsuz sanki. Mesela ben, müzik dinlemediğim günlerin tadını, "tuzsuz hıyar"a benzetiyorum. Sizin de benzettiğiniz bir tatsızlık vardır elbet. "Müzik ruhun gıdasıdır" sözü gerçekten bütün bu ifadelerimi üç kelimeyle özetliyor.

Müziğin güzelliğini ortaya çıkaran en temel özelliği de hiç şüphesiz sözlerle olan ilişkisidir. Dünya genelinde sözleri itibariyle; yaşanmışlığı, hikayesi olanlar en çok tutulan müzik türleridir. Halk müziği bunun en canlı örneğidir. Sözle müzik -çayı şekersiz içenlere hoş gelmese de- çayla şeker gibi birbirine muhtaçtır. Aslolan yıllarca dillere pelesenk olan nesilden nesile aktarılan söz ve müziklerdir. İşte benim nazarımda sanat değeri en yüksek olanlar bunlardır.

Günümüzde ise müziğin ön planda olduğu sözlerin ise bir gr. sanat değeri taşımadığı bir eşeysiz üreme söz konusu. Müzikler de öyle bilmem kaç zamanlı müzik falan değil, dım tıs ve üçyüz beşyüz makamında bir dönemlik uğultu. İşte bunlardan youtube'da tıklanma rekorları kıranlarının en güncel olan iki tanesi: "gece gölgenin rahatına bak" ve "cevapsız çınlama" şarkıları. (bkz.http://altarsencar.blogspot.com.tr/2017_01_01_archive.html) Bunların az da olsa kurtarır yanı var. Fakat, son otuz yıllık müzik tarihimiz içinde anlamak için tercümanın da faydasız olduğu sözlerle doldu müziğimiz. 

"Sebebini ise gece gezenlere açıp bir soralım" : 

"Çeksene elini kırcan mı belimi, honki ponki torino, senden çocuğum olsun istiyorum, dracula memo, ben sana sana sana ölürüm, ölürüm ölürüm sana ölürüm, benim olmazsan taciz ederim, rin narin narin yarim, çikita muz, nane nane nane nan nane, gerizekalı sevgilim benim, bana ben olalı sana seninim, erkekler ağlamaz insanız unutma, aramızda bir top var, kaldıramazsan kaldırırlar gülüm, dam üstünde un eler vur beline kazmayı diyerek bu örnekleri çoğaltmadan bitireyim yoksa iş Konyalı'dan başkasına bastırmam"a kadar gidecek. 

Bunlara ne diyelim şimdi? 

Son sözü Müslüm Baba söylesin: Adını sen koy!



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ds-160 formu, hatalar ve çözüm

Ds-160 formu ABD vizesine başvurmak için doldurulan temel bir formdur. Formla ilgili ciddi bir stres yaşadığım için normal yazılarımın içeriğinden farklı olarak bu konuya birilerine yardımcı olmak adına yer vermek istedim. İlgili olmayanlar sizi diğer yazılarımı okumaya davet ediyorum:)  Ds-160 ABD vize formu cennete gidenlerin doldurabileceği türden. Cennete alıyorlar sanki sizi o nedenle de böyle zorluyorlar. Cennete gideceklerin bile hataları olduğuna göre, bu formu doldururken hata yaptınız diye dert etmeyin. Aslında işi bilirseniz yarım saatte dolduruluyor. Nitekim ikinci Ds-160'ı düzenlemek yarım saat sürmedi. Birinciyi sormayın :)  Öncelikle belirtmeliyim ki, konuyla ilgili Türk internet sitelerinde düzgün bir yanıt bulamadım. Bir cevap varsa bilmiyorum, ben bulamadım. Şimdi, bundan sonra başına benzer problem gelebilecekler için bu yazıyı kaleme alıyorum. Bu yazı sütten ağzı yanan birinin kaleminden dökülmüştür. Öncelikle yazı, hatasını düzeltmek ist

Tübitak'ın 2214-A Bursuna Başvurmak: Davet mektubu

Tübitak 2214-A yazı dizisini yaklaşık 11 aylık bir sürecin sonunda yazma ihtiyacı duydum. Çünkü 2214-A burs serüveni ciddi bir emek gerektirmekteydi ve gereken emeği harcayarak bugüne gelince, bu yola düşenlerin ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anladım. Birazdan bu serüvenimi noktasına virgülüne varana dek size aktaracağım. Ancak bunu bölüm bölüm sunmanın daha faydalı olacağını umarak, davet mektubu almak la ilgili yaşadıklarımı bu yazıda anlatacağım. Bu arada, yazının muhatapları akademik camiada yer alan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin tamamı olabilir. Ancak bir projenin ve çalışmanın nasıl geliştiğini merak eden herkes de gayet tabî, bu yazı dizisinden istifâde edebilir. O halde başlayalım: Tâ lise yıllarımda Tübitak diye bir kurumdan haberdar olmuştum. Bazılarınız "Geç kalmışsın" diyebilir, hiç sorun değil. Şuan geldiğim noktada, hayatta öğrenmem gereken o kadar çok şeye geç kaldığımı görüyorum ki. Konuyu dağıtmadan devam edelim. Tübitak, o

Davet Mektubu Örneği

Tübitak 2214-A bursuna başvururken hocanızın size nasıl bir mektup yazacağını ona iletmeniz açısından iş görecek bir örnek sunacağım.  Ben Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakültem adına (Üniversite ve fakülte adının ve ambleminin yer aldığı antentli kağıdıyla) aşağıdakine benzer bir mektup yazdım. Tübitak'ın benden istediği şartları orada sıraladım. Böylece Amerika'daki danışmanıma Türkiye'deki fakülte dekanlığının imzaladığı bir metinde meramımı iletmiştim. O da kendi üniversitesinin antentli kağıdına yazdığı şu mektubu pdf. olarak göndermişti.  Hocanıza "örnek olarak bu türden bir şeye ihtiyacım var" derseniz, işiniz kolaylaşabilir.  Tabi bunu fakültenizin ağzıyla söylerseniz işler daha da kolaylaşabilir. Böyle bir mektup hazırlar bunu başvurmak istediğiniz tüm üniversitelere de proposal ve cv ekleyerek gönderirseniz yine iş görmesi açısından etkili olabilir. Denemekte ve sonucu burada paylaşmakta yarar var. O halde, herkese kolaylıklar.