Efendim 90'lı yıllarda Anadolu'da çocuk olduğum için dede ve nene ile beraber büyüme şansına sahip oldum. Gerçi dedem henüz ben onu hatırlayacak bir yaşa gelmeden Hakk'a yürümüş -Allah ona ve tüm geçmişlerimize rahmet etsin.- Babaannem de üç yıl kadar önce ebediyete göçtü. Geriye yazılı bir eser bırakmadı ama benim nazarımda sözlü kültürün büyük bir bölümü onunla toprağa gömüldü. O, çocukluğumda klasik ve veciz ifadeleriyle bana düşünce kapısını açan kişiydi.
Belki şimdilerde yirmili yaşlardaki neslin çoğunun sahip olduğu teknolojiye biz o zamanlar sahip değildik ama dedelerimizin ve nenelerimizin etrafımızda olması bizi kültürel olarak besliyordu. Zaten ben babaannemin söylediği bir sözü anlamaya çalışırken baya bi beyin jimnastiği yapmış oluyordum. Mesela arkadaşlarımla komşunun bahçesine girmişiz kiraz ağacına çıkmışız -kiraz hırsızlığı demeyelim de ona yaramazlık diyelim- yakalanmışız veya ben sadece suç mahallinde bulunmuşum da suç işlememiş olduğum halde eve komşulardan şikayet geldiğinde söylediği bir söz var: "El baltayı yutturur, biz yağı yutturamayız" rahmetli haksız da değildi hani. Bütün kabak benim başıma patlardı haberim olmayan olaylarda bile.
Babannemin olaylara cuk diye oturan taşı gediğine koyduğu çok sayıda ifadesinden biri de annem ve ablalarım kendi aralarında analı kızlı konuşup onu konuya dâhil etmediklerinde söylediği"soğan içli dışlı demişler sarımsak iki başlı" sözüydü. Bunun gibi çok sayıda örneğim var ama sözü uzatmayayım. Sizin de büyüklerinizin -yörenize ait olabilir- benzer ifadeleri varsa yorumda paylaşabilirsiniz.
Son olarak babaannem sözü bitirirken bir mani söylerdi, ben de onunla bitireyim sözlerimi:
"Karlıkta kar kalmadı
Yürekte fer kalmadı
Daha yazacaktım ama
Mektupta yer kalmadı"
Yorumlar
Yorum Gönder