O gün uzunca bir zamanın ardından Melik yanıma gelecekti. Öncesinde askerde olduğu için yüz yüze görüşememiştik. Birkaç gün öncesinden haberleştik ve nihayet kavuşma anı gerçekleşiyordu. Okulun giriş kapısında bekliyordum onu. Birden o alıştığım gülümsemesiyle koşarak yanıma geldi ve o meşhur güreşci sarılmasıyla sarıldı kemiklerimi kırarcasına. Hâsılı buluştuk ve okulun terasına çay içmeye çıktık. Sınıf arkadaşım Mahmut Hakkı, o esnada Melik'e hoş geldin derken nereden aklıma geldiyse bir fotoğrafımızı çekmesini istedim. Sonra okuldan ayrıldık ve Beyazıt'a gittik. Melik askerdeyken nişanlanmıştı ve yaza düğün yapmaya hazırlanıyordu. Beyazıt'ta dolaşırken bana öve öve bitiremediği bir tatlıcısı vardı. Orada mutlaka tatlı yememiz gerektiğini söyledi. Ben de merakla "Güllüoğlu falan yanında halt etmiş" dediği bu tatlıcıyı etrafta bakınırken birden seyyar bir araba içerisinde Kemal Paşa tatlısı satan a
Bazen ne sır ne zâhir, bazen nesir bazen şiir...