Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sonumuz hayrolsun!

Hayal alemimiz sanallaştıkça ve damarları tıkanmış gönüllerimiz katılaştıkça, problemlerimiz her gün yalçın dağları aştıkça dilimizde bir temenni "Sonumuz hayrolsun!" Halbuki başı bozulmuş işlerimizin. Neden bozulmuş diye çok soruyorum kendi kendime. Neden bu kargaşa, bu hengâme, bu lanet akşam trafiği hatta yerin dibine batasıca sabah trafiği. Hepsi öndeki aracın şoföründen kaynaklanıyor. O, Taksim'de frene basınca Aksaray'daki adam da frene basmak zorunda kalıyor. Siyasî bir eleştiri olarak algılanabilir ifadelerim belki. Varsın anlaşılsın ama işlerimizin bozukluğu, bir türlü sonuca var-a-mayışı ve yaptıklarımızdan bir fayda hasıl olmayacak cinsten işlerimizin oluşunun tek nedeni var benim nezdimde: PARA.  Size bir sır vereyim ama herkese söyleyin. İnsanların para hırsı yüzünden her gün hastaneler daha çok iş yapan bir ticaret mekanı haline geliyor. Aldığımız ilaçlardan işe yarayanları piyasadan kaldırılıyor. İlaç şirketleriyle iş tutan doktorlar saye

Üç hece: Filistin

Yüreğimin en ücrasından yükseliyor ağıtlarım Kan damlıyor kalemimden yaralıdır kağıtlarım Kanadı kırık yine Filistin semalarında kuşların Taşlar tek silahıdır Filistin'de minik avuçların Bebekliği şehadet Filistinin çocukluğu şehadet   Duvağı şehadet Filistinin gelinliği şehadet Filistin üç hecedir bölünmeyen: Şehadet! Filistin üç hecedir değişmeyen: Şehadet! Kundak ve kefen eş anlamlıdır şehadet dilinde   Filistinim ölüme yürürsün şehadet dilinde Düşmanın asıl kardeşlerindir eş bak derinde Bir yalnızlık yaşarsın Yusuf gibi kaderinde Alemin heryerinden üzerine insanlık yağıyor! Ölen sen misin! kalan "insanlık" yaşıyor! Parçalanan gene terörist(!) bebeklerinin cesetleri Bugün cenazende çalınan siyonist şarkıların kasetleri Filistinim feryadını duyanlar şimdi, denizinde balıkların Donmuş kulakları gözleri ve dilleri hissiz kalabalıkların Sana fayda verir mi hiç bunca süslü uğultu   Ölüye ne! İsterse zebercedden olsun tabutu Y

Bir Deli-l

BİR DELİ(L ) Şimdi kimbilir zaman nerdedir Bir delinin gelgitleri yaşadığım Yanaklarımdan bir masalın nehirleri akmakta Her gün bir avuç isyan, bir demet yalnızlıkta Şimdi söyle bana Şu, gözlerimi sulandıran ve kanımı donduran Soğuk ülkelerin ve dağların Ve şiirsizliğimin kızı Bunca yüke dayanır mı bu mahpus delikanlının omuzları Bir sevgi nişanesi için daha ne kadar sürgün yesin ömrüm Umarsız çığlıklarımı bulursun artık sokaklarda Bin bir sokakta yine aynı çocuk ağlamakta Surlar çevirmiş dipsiz düşlerimi Kusurlar yine ortalarda Bir deli, bir yalnız, bir sersemim uykularda Yenilmek üzereyim Son şiirimi yazmadım daha Şimdi kimbilir zaman nerdedir Bir delinin bakışlarında gizlidir Bir yangının üzerinde çıplak kalmış ayaklarım Sular örter üstümü gökler yine ağlamakta Toprak kokarken sağır kalmış karanlıklar Kelimeler içerimde haykırmakta: SEN... Nereye dönsem gözlerinin eseri kahverengilikler Çıplağım sanki o kahverengi mah

İman beşten büyüktür

Hayat bir acı bir tatlı. Yollar bir düz bir yokuş. Yıllar bir uzun bir kısa. Dostlar kara günde arar düşmanlar durmaz fırsat arar. Baba; bir dağ bir çınar. Ana; Bağdat'tan âlâ diyar. Yoldaş, herkese nasip olmayan bir yâr. Evlat; gün gelir sana olur ağyâr. İlim zekayla bile aşılamayan tek duvar. Bilgili olmak maharet değil amelsiz ilim neye yarar? Herkes bu hayatta bir şeyler arar. Ne var ki, bulan yoktur bir türlü fânî dünyada karar.  Dudaktan dökülenler, içerimde kaynayan kazandan buharlaşan birkaç cümle. Günlerdir yazamamış olmak bir kayıp değil herhalde. Yazabilmek için bu fakir biraz odun topladı yorgun bir halde. Şimdi sözün ateşi tutuştu içimde. İbret demliğini koy söz ateşinin üstüne de biraz fikir demle. Çek bir yudum sözlerin çayından, giden ömrün geri gelmez gününden ayından. Boşa geçirme bari bundan sonra ömrün kalan payından.  Anlayan için nice haberler gelir Afrin'den ve dağlarından: "BEKLEMESİNLER, DÜĞÜNE GİDİYORUZ ve O SON MEKTUP.  İstiklâl Ma