Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ömürden kalanlar

2017 yılının son demlerini yazarak geçirmek istedim. Ne yazacağım konusunda, aklımda pek derli toplu bir şey de yok aslında. Yazılarım zaten bilimsel ve felsefi bir nitelik taşımıyor, takip edenler az çok bilir. "Öyleyse, böyle bir beklentisi olan varsa bu satırdan sonra yazımı okumayı bırakabilir" diyenlerden değilim merak etmeyin. Yazdıklarımın büyük çoğunluğu, muhteva bakımından karşınızda sizi dinleyen bir dostunuz, elinizde çay bardağı dostunuzla muhabbet esnasında dilinizden dökülenler kabîlinden...  Ben, şimdi bu yıldan bir sonraki yıla adım atarken, geriye dönüp baktığımda onlarca yılın su gibi akıp geçtiğini söylemekle uğraşmayacağım ama onlarca yıldan geriye kalmasını istediklerim olduğunu söylemek zorundayım. Geçip giden yıllardan geriye ne kalmalıydı peki? İki dost kalsaydı en başta ve onlarla geçen çocukluğum. Sonra, yaz gecelerinde annemin köyünde yatsıdan sonra harman yerinde otların üzerine sırt üstü yatıp simsiyah gökyüzünde izlediğim ışıl

Ruhuna el-Fâtiha

Kimileri yazarak hafiflese de yazabilmenin dayanılmaz ağırlığı vardır. Yazmayanlar için zaten ağırlık yoktur. Evet kimileri belki yazarak hafifler ama yazarak birçok sorumluluğu da yüklenmiş olursunuz.  Hepimiz yıllardır yazıyoruz. İlkokuldan başladık kalemi elimize almaya ve hala yazıyoruz.  Kim bilir, o zamandan şimdiye dek girdiğimiz sınavlarda neler yazdık?  Teknoloji hayatımıza girmeden evvel sevdiklerimize, eşimize, dostumuza, akrabamıza kim bilir nasıl mektuplar yazdık? Bayramlarda gönderdiğimiz kartpostalların ardına neler yazdık?  Bazen evimize bir yakınımızın hediye diye getirdiği, o afilli kapaklarıyla cezbeden ajanda dediğimiz defterlere neler yazdık? Okul kitaplarımızın sayfalarında, yazılardan arta kalan boşluklara, sıralarımızın kenarlarına, mahallenin metruk evlerinin duvarlarına, elektrik trafolarına, bahçedeki ağaçların kabuğuna, yeni dökülmüş beton üzerine, bir çubuğu elimize alıp toprağa, sahilde dalgaların vurduğu kumlara, yeni aldığımız araba

Sızı

KELÂM-I KALEM Bir sirâc olsun diye Kalem bize hediye. Bizden geriye kalanlarda bir anlam,  Bizden geride kalanlara bir selam,  Dillerde bir dua olsun diye Kelam bize hediye. Niyet olmalı, içten ve ruhsal Kalem ve kelâm kadar kutsal Alâmet var her şeyde, algısal Göz var, sen/de bak bir ibret al Söze hacet olmaz, göze olur Göze pek net olmaz, öze olur Âlemde hakikat bir göze olur Doldurmazsan tasını sen ondan Göze değil, söze değil bize değil Olan ancak sendeki o öze olur Kimisi düşmüş küçük bir derdin peşine Kimisi dertsiz, bilmez sende derdin işi ne Dertli olan düşünsün hele O'nun işi ne Ölüdür dermansızlar, sen üzülme boşuna İçeriden gelir bu sözler, bağlamaz dilimi İki el ve gözler dokur, amel denilen kilimi Seyfi nice söz söylendi senden önce İbret al sen onlardan, açılmadan defterin  Neye yarar sözler toprağa gömülünce Sağ kalana sızıdır sözlerin